Yakın Doğu Üniversitesi’nin Düzenlediği “Mentörlük Programı 2024”, Sosyolog ve Yazar Prof. Dr. Besim Dellaloğlu’nun Katılımı ile Gerçekleşti
Eklenme Tarihi: 26 Ocak 2024, 15:01

Lisansüstü eğitim, geleceğin bilim insanlarını yetiştirmenin en kritik aşamalarından biridir. Bu süreçte, öğrencilerine mentörlük yapan danışman hocaların öğrencilerin akademik başarıları, araştırma yetenekleri ve kişisel gelişimleri üzerinde büyük etkisi vardır. Danışman hocalar, sağladıkları akademik rehberlikle, geleceğin akademisyenlerine; araştırma konularını belirleme, metodoloji geliştirme ve projeyi yönlendirme, kariyer planlaması ve akademik ve profesyonel ağlara entegre olmalarına yardımcı olurlar.

Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Araştırma Enstitüsü, öğrencilerin akademik başarılarını ve kişisel gelişimlerini artırmaya yönelik güçlü bir araç olan akademik mentörlük sürecini “Mentörlük Programı 2024” etkinliği ile ele aldı. Sosyolog ve yazar Prof. Dr. Besim Dellaloğlu’nun katılımı ile düzenlenen programa akademisyenler yoğun ilgi gösterdi. İki konferanstan oluşan etkinliğin moderatörlüğünü; Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Sayan üstlendi.

Doçentlik ünvanı medresede doğdu!

“Mentörlük Programı 2024”e davetli konuşmacı olarak katılan sosyolog ve yazar Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, “Üniversitenin Soykütüğü; Dün, Bugün, Yarını” bir konuşma gerçekleştirdi. Eğitim-öğretim tarihinde bilinen ve önemli bir yere sahip olan ilk kurumun, Platon’un Akademisi olduğunu belirten Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, günümüzde yükseköğretim olarak adlandırdığımız eğitim-öğretim kurumlarının da bu geleneği devraldığını ifade etti.

Platon’un Akademisi’nin felsefi tartışmalar, matematik çalışmaları ve diğer bilimsel konuları içeren derslerle öne çıktığının altını çizen Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, Akademi’nin en ünlü öğrencilerinden birinin de Aristoteles olduğunu belirtti. Felsefi düşünceye ve eğitime olan ilgide bir dönüm noktası olarak kabul edilen bu akademinin, antik dünyada ve sonrasında önemli bir etki bıraktığını belirtti.

Semavi dinlerin yükselişi ile birlikte akademilerin zaman içinde kapandığını ve ardından medreselerin geldiğini belirten Prof. Dr. Besim Dellaloğlu; Yunanca felsefe metinlerinin önce önce Süryanice’ye, daha sonra Arapça’ya çevrilerek Orta Doğu’da medrese geleneği oluşturulduğunu söyledi. Gelişen bu sürecinde skolastik eğitimi ortaya çıkardığını belirten Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, skolastik kelimesine de değinerek; “Skolastik kelimesinin genellikle karanlık veya bağnaz bir tınısı var. Fakat aslında skolastik kelimesi skola’dan türetilmiştir ‘boş zaman’ ifadesinden geliyor. Antik çağda eğitim ve öğretim genellikle üst sınıflara özgüydü; köleler ve alt sınıflarda ise boş zaman kavramı ise mevcut değildi” dedi.

Modern çağda araştırma ve inovasyon olmazsa olmaz!

Orta çağda; teoloji eğitimi ve skolastik eğitimin çakıştığını belirten Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, bunun nedeninin skolastik yöntemlerle ağırlıklı olarak teolojik eğitim verilmesi olduğunu belirtti. Skolastik eğitimin, klasik kitaplara bağlı olduğunu ve ezberci bir yöntem olduğunu belirten Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, o dönemde matbaanın olmadığını ve bazı kitapların satır satır ezberlendiğini ifade etti. Bu ezber yöntemiyle, kitapların kaybolması durumunda bile en azından hafızada yer aldığını ve bu açıdan ezberci yöntemin de önemli olduğunu belirtti. İlk diplomaların, doktorların ve doçentlik unvanlarının medreselerden çıktığını belirten Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, diplomaların üstünde kurum adının yazmadığını önemli olanın hocaların adları ve kitapların isminin olduğunu söyledi.

Skolastik teriminin, mekteplerde yapılan eğitim ve öğretimi ifade ettiğini belirten Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, “Bu eğitim, sadece teoloji veya ilahiyatla sınırlı olmayıp, tıp, felsefe gibi birçok alanda da eğitim imkanı sunuyordu. Ancak, modern bilim bu geleneksel yaklaşımın alternatifini oluşturdu ve modern bilim, üniversite eğitimini etkileyerek skolastik geleneğin yerini aldı” dedi. Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, “Modernleşme süreciyle birlikte eğitimde, araştırma ve laboratuvar gibi daha geniş ufuklar açılmıştır. Örneğin, modern bilimle birlikte dünyanın yuvarlak olma gerçeği artık tartışılamaz bir hal almıştır” dedi.

Modern bilimin, sadece bilinenleri değil, aynı zamanda bilinmeyenleri keşfetme arzusunu da içerdiğini belirten Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, eğitim sisteminin öğrencilere sadece bilgi aktarmakla kalmayıp, aynı zamanda eleştirel düşünce ve araştırma becerilerini geliştirmeye de odaklanması gerektiğinin altını çizdi.

Akademik yolculukta rehberlik pek çok yönüyle ele alındı

Sosyolog ve yazar Prof. Dr. Besim Dellaloğlu’nun üniversitelerin tarih boyunca geçirdiği dönüşümü aktardığı konuşmasının ardından günümüzde bilim dünyası için önemli olan pek çok konu ele alındı. Program kapsamında düzenlenen ilk konferansta Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Dr. Fatma Alaslan “Yapay Zeka ve Verinin Kullanım Sınırları, Etik ve Hukuki Statüsü”, Yakın Doğu Üniversitesi Öğrenci Dekanı Prof. Dudu Özkum Yavuz “Yükseköğretimde Mobbing”, NERITA Kıdemli Teknoloji Transfer Uzmanı Şefik Emre Coşkun Şefik Emre Coşkun “21’inci Yüzyıl Yetkinlikleri ve Liderlik”, Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Kurucu Üyesi ve Bilimsel Araştırmalar Projeleri Koordinatörü Prof. Dr. H. Seda Vatansever Prof. Dr. Seda Vatansever “Tez Danışmanlığının Sınırları ve Gereklilikleri”, Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Sayan “İyi ve Açık Bilim Altyapısına Bakış” konularını ele aldı. İkinci konferansta ise Yakın Doğu Üniversitesi NERİTA Başkanı Prof. Dr. Murat Özgören “Geleceğin Dünyasına Bakış” sunumunu gerçekleştirdi. Sunumların ardından gerçekleştirilen soru cevap bölümünün ardından Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, katılımcılara teşekkür belgesi takdim etti.

Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ: “Mentörlük süreci, akademisyenlerin gelişimine kılavuzluk eden kıymetli bir süreçtir.”

Günümüzde üniversitelerin, gerçekleştirdikleri bilimsel araştırma ve çalışmalar ile toplumsal ilerlemeye öncülük etme ve yetiştirdiği öğrencilerle toplumun ihtiyaç duyduğu profesyonelleri yetiştirme konusunda önemli bir sorumluluk aldığını vurgulayan Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Bu sorumluluğun yanında, bilimsel devamlılığı sürdürecek bilim insanlarının yetiştirilmesi de üniversitelerin en önemli misyonlarından biridir” ifadesini kullandı. Yakın Doğu Üniversitesi’nin bu yönüyle de önemli bir “okul” olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şanlıdağ, “Düzenlediğimiz Mentörlük Programı 2024 etkinliği, ele alınan konularla çok değerli bir tartışma platformu oluşturdu” ifadesini kullandı.

Başta, Prof. Dr. Besim Dellaloğlu olmak üzere bütün katılımcılara teşekkür eden Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Mentörlük Programı 2024 etkinliğinin ufuk açıcı sonuçları,  tüm katılımcılara farklı bir bakış açısı ve farkındalık kazandırdı” dedi.

Prof. Dr. Murat Sayan: “Lisansüstü eğitim, sürdürülebilir bir bilimsel gelecek için son derece kritik bir aşamadır.”

Mentörlük Programı 2024 etkinliğinin moderatörlüğünü üstlenen Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Sayan, “Lisansüstü eğitim, sürdürülebilir bir bilimsel gelecek için son derece kritik bir aşamadır. Bu süreçte, hedefleri ve kaliteyi yükseltmek bütün bilim dünyası için zorunluluktur” ifadesini kullandı. Prof. Dr. Murat Sayan, “Düzenlediğimiz Mentörlük Programı 2024 etkinliğinde, bu kalite artışına temel oluşturacak çok önemli konuları ele aldık” dedi.

Etkinlik kapsamında düzenlenen ilk konferansta “İyi ve Açık Bilim Altyapısına Bakış” adlı sunumuyla da katkı yapan Prof. Dr. Sayan, makale sayısının önemli olduğunu ancak bu makalelerin niteliğinin çok daha önemli olduğunu vurgulayarak, doğru dergileri tanımanın ve doktora tezinin iyi bir dergide yayınlamanın da önemli olduğunu vurguladı.

Mentörlük yaparken, dergileri ve yayın evlerini bilmek gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Murat Sayan, “Kütüphane bilimci olmak zorunda değiliz. Fakat sürekli araştırmak ve güncel kalmak durumundayız. Çok sayıda yayın yapılan bir yerde atıf oranı genellikle yüksek olurken, az yayınlanan dergilerdeki atıf sayısı genellikle düşük oluyor. Bu yüzden yayın evlerini ve dergileri tanımak önemli” dedi. Makalelerdeki kaynakların önemine de değinen Prof. Dr. Murat Sayan, bu denetim için çeşitli yolların olduğunun da altını çizdi. Prof. Dr. Murat Sayan, hakem sürecinin kötü yönetiminin de büyük sorunlara yol açabileceğini ifade ederek, “Kurumlar, hakem değerlendirme süreçlerine destek sağlayabilir. Bunun için; hakem havuzunu geliştirmek ve yapay zeka kullanımını artırmak gibi çözümler sunulabilir” dedi.