Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyeleri “Destanlarda ve Romanlarda Türk Erkek Yapısını” İnceledi…
Eklenme Tarihi: 07 Şubat 2020, 13:22
Son Güncelleme Tarihi: 23 Kasım 2020, 15:53

Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Doç Dr. Burak Gökbulut’un hazırlamış oldukları “Eski Destanlardan Modern Romanlara Türk Kültüründe Erkeklik Algısı ve Sosyo-Kültürel İşlevleri” adlı araştırmaları Web of Science ve Scopus gibi uluslararası indekslerce taranan “Journal of Human Behavior in the Social Environment” dergisinde yayınlandı.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünden verilen bilgiye göre, Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Doç. Dr. Burak Gökbulut yaptıkları araştırmada, Türk edebiyatı içerisinde yer alan ilk metinlerden günümüz modern romanına kadar geçen süreçte söz konusu metinler içerisinde yer alan erkek karakterlerin değişimlerinin ve sosyo-kültürel işlevlerini inceledi.

Önemli sonuçlar elde edilen makalede, İslamiyet öncesi eserlerde Oğuz Kağan ve Bilge Kağan’ın, İslamiyet sonrasında Kazan Bey’in, Köroğlu’nun ve Tahir’in idealize edildiği görülüyor. Sözü edilen metinlerin tamamında adı geçen erkek karakterlerin güçlü ve cesur olduklarına yer verilirken, Mehmet Yardımcı’nın “Türk Destanlarında Tipler ve Motifler” adlı çalışmasında da eski Türk yiğitlerinin kahraman, cesur ve asil olduklarını vurgulandığı ifade edildi.

Çalışmada aynı zamanda Köroğlu dışındaki erkek karakterlerin çok inançlı oldukları da gözlemlendi. İslamiyet’ten önceki karakterlerde Gök tanrı (Şamanizm) inancı mevcut iken İslamiyet’ten sonra doğal olarak Müslümanlık inancı hakim konumda oldu. Gerek Oğuz Kağan, gerekse Kazan Bey, Bilge Kağan ve Köroğlu’nda dikkat çeken bir diğer önemli unsur da her dört erkeğin de atlara ilgi duymasıdır. Bu dönemde Köroğlu ve Tahir’in dışındaki erkeklerde neredeyse hiç olumsuz özellik bulunmaması çalışmada bir değer başka önemli unsur olarak ön plana çıkıyor.

Türk Erkek Yapısı Önemli bir Değişim ve Gelişim Gösterdi…
Osmanlının Batılılaşma sürecine girmesiyle birlikte Fransız edebiyatından esinlenerek Türk edebiyatında yazılmaya başlanan ilk romanlarda geçmişten farklı olarak Batı kültürünün de etkisi görülmeye başlanmış ve burada yer alan erkeklerin neredeyse tamamen yaşanılan hayatla uyumlu olduğu görüldü.

Bu dönemdeki erkek kahramanların geçmişten farklı olarak genellikle okula gittikleri ve eğitimli oldukları gözlemlendi. Yine özellikle Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerinde erkeklerin modern roman öncesinden farklı olarak kahramanlık ile cesaret özelliklerinin ön plana çıkarılmadığı görüldü. Tam aksine sözü edilen iki dönemde yer alan erkek başkarakterlerin daha çok olumsuz özelliklerinin vurgulandığı ve özellikle geçmişte ailelerine bakan, onları koruyan erkekler yerine artık baba parası ile geçinen bir erkek karakter profilinin oluştuğu ortaya çıktı. Özellikle sözü edilen bu karakter profilinin oluşmasında o dönemde yaşanılan hayatın son derece etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Osmanlı devletinin içine düştüğü kötü durum, doğal olarak insanları da etkilemiş ve eğitimli ama pasif, çekingen, huzursuz, karamsar, hayatta başarısız, öfkeli, zaman zaman kötü alışkanlıkları olan bir erkek profilinin oluşmasına neden oldu. Nezahat Özcan da “Ahmet Cemil ile Mümtazın Benzerlikleri” isimli çalışmasında benzer bir söylemde bulunmuş ve Ahmet Cemil’in pasif ve karamsar bir karakter olduğunu belirtti.

Sonuç olarak ilk metinlerden günümüze gelinceye kadar Türk erkek yapısının önemli bir değişim ve gelişim gösterdiğini bu değişim ve gelişimin oluşmasında da daha çok Türk kültürü olmak üzere Arap ve Batı kültürlerinin de belirli bir rol oynadığını söylemek mümkündür.