Yakın Doğu Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyelerinin Doğum Alanında Yaptığı Çalışmalar Uluslararası Kongre’de Birincilik Ödülü Aldı…
Eklenme Tarihi: 31 Ekim 2018, 15:39
Son Güncelleme Tarihi: 27 Kasım 2020, 11:42

Yakın Doğu Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Serap Tekbaş ve Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarpkaya Güder İzmir, Çeşme’de düzenlenen I. Uluslararası 3. Ulusal Doğuma Hazırlık Eğitimi ve Eğiticiliği Kongresi’nde sözel bildiri dalında 1’incilik ödülüne layık görüldü.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü'nden verilen bilgiye göre, “Yeni Kavramlar, Yeni Fikirler, Yeni Teknikler” ana teması ile gerçekleştirilen kongrede, Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarpkaya Güder, Prof. Dr. Mesut Yalvaç ve Prof. Dr. Gülşen Vural ile birlikte yaptığı ‘Doğuma Hazırlık Eğitiminin Primipar Kadınların Doğum Planlarına ve Doğum Planlarının Doğum Sürecine Etkisi: Yarı Deneysel Çalışma’ başlıklı çalışmasıyla sözel bildiri dalında birincilik ödülü kazandı.

Doğum ve doğuma hazırlık eğitimciliği alanına gönül vermiş birçok hemşire, ebe, kadın-doğum uzmanı, öğretim üyeleri, psikolog, fizyoterapist, aile hekimi, doula ve doğum koçlarınının katılımı ile gerçekleştirilen kongrede, Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarpkaya Güder’in Uzm. Hem. Tülay Demiray ile yaptığı ‘Perinatal Kayıp Sonrası Kişilerarası İlişkiler Psikoterapisi ve Prekonsepsiyonel Bakım’ adlı çalışma ise sözel bildiri olarak sunularak, tam metin olarak kongre bildiri kitabında yer alacak.


Doğumda En fazla Destek Yürüme Sırasında İsteniyor…
Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarpkaya Güder, Prof. Dr. Mesut Yalvaç ve Prof. Dr. Gülşen Vural’ın, doğuma hazırlık eğitiminin primipar kadınların doğum planlarına ve doğum planlarının da doğum sürecine etkisini değerlendirmek amacıyla yarı deneysel tipte yaptığı çalışmada, doğum planları ve süreci araştırıldı.

Çalışma, Kuzey Kıbrıs’ın Lefkoşa merkezinde yer alan en geniş kapsamlı 2 hastanenin antenatal polikliniğine başvuran primipar kadınlar arasında 35 deney ve 35 kontrol olmak üzere 70 kadından oluşmuştur. Deney grubu 8 hafta süren hamile pilatesi destekli doğuma hazırlık eğitimine tabi tutulmuş ve doğum planı hazırlandı. Kontrol grubuna herhangi bir müdahale yapılmadı. Deney grubu hastaneye doğum için gelmeden önce en fazla; ‘duş alma, kasılmaları 5-10 dakika bir geldiğinde hastaneye gitme ile enerji veren yiyecek ve içecek tüketme’ gibi tercihlerinin olduğu ve bu tercihlerinin çoğunu gerçekleştirebildiği belirlendi. Deney grubu kadınların en fazla doğumda destek almak istedikleri kişiye (80.6%) ve yürüme/pozisyon değiştirmeye (90.3%) yönelik istekleri gerçekleştirdi. Ayrıca, deney grubunun kontrol grubuna göre, planlı sezaryenın daha az ve doğum deneyiminden daha fazla memnun olduğu doğumda daha fazla destek aldıkları doğum ağrısı ile daha fazla baş etme tekniği kullandıkları bebekle ilk temas ve ilk emzirme zamanının daha erken olduğu bulundu.

Dünya’da Gebeliklerin %15-20’si Spontan Düşük Nedeniyle Kaybediliyor…
Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarpkaya Güder, Uzm. Hem. Tülay Demiray ile yaptığı ‘Perinatal Kayıp Sonrası Kişilerarası İlişkiler Psikoterapisi ve Prekonsepsiyonel Bakım’ adlı çalışmada ise Perinatal kayıpların kürtaj, terapötik kürtaj, düşük, ani bebek ölümü sendromu ve fetal ölümleri kapsamakta ve gebeliklerin ortalama %30’unu etkilediği tespit edildi. Dünya genelinde 2015 yılı için yenidoğan ölüm oranı 1000 canlı doğumda 19 olarak belirlenirken, dünyada gebeliklerin %15-20’si spontan düşük nedeniyle kaybediliyor. Yapılan çalışmalara göre, perinatal kayıp sonrası birçok psikolojik sorunlar yaşanmakta ve yeni bir gebeliğe kadar prekonsepsiyonel bakıma çok fazla gereksinim duyulmaktadır. Prekonsepsiyonel bakım, çocuk sahibi olmadan önce eşlerin sağlığını geliştirmeyi amaçlayan koruyucu bir sağlık hizmeti türü olup, tarama ile tedavinin yanı sıra danışmanlık kavramını da içermektedir. Perinatal kayıp sonrası, bireylere sağlanan prekonsepsiyonel bakım; sadece fizyolojik duruma değil, aynı zamanda psikososyal sağlığa odaklanan bütüncül bir yaklaşımdır. Kişilerarası İlişkiler Psikoterapi (KİPT); kısa süreli özellikle kişilerarası sorunlara odaklanan depresif belirtilerin azalmasını ve kişilerarası işlevselliğin düzelmesini hedefleyen bir psikoterapidir. Sonuç olarak prekonsepsiyonel bakım kapsamında KİPT geliştirilmeli ve hemşireler başta olmak üzere tüm sağlık profesyonelleri prekonsepsiyonel danışmanlığa kapsamlı olarak katkı sağlamalı diye düşünülmektedir.


‘Baba ile Ten-Tene Temasın Yenidoğan ve Baba Üzerine Etkileri’
Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Serap Tekbaş’ın kongrede sözlü bildiri olarak sunduğu ‘Baba ile Ten-Tene Temasın Yenidoğan ve Baba Üzerine Etkileri’ adlı çalışmasına ilişkin yapılan açıklamada ise doğum sonrası ilk saatler in yenidoğanın fizyolojik ve psikolojik olarak dış ortama uyumu, bağlanmanın ve ebeveyn-bebek ilişkisinin başlatılması, ebeveynlerin yeni rollerine alışmalarını kolaylaştırmak açısından önemli olduğu dikkate çekildi. Çalışmalarda ten-tene temasın ebeveyn ve bebek arasındaki bağlanmayı olumlu yönde etkilediği ve bağlanma sürecini daha erken başlattığı, bebeklerin fiziksel, duygusal ve zihinsel gelişimini katkı sağladığı görüldüğü vurgulandı. Araştırmalarda doğum sonrası dönemde baba ile ten-tene temasın babalarda bakım veren duyarlılığını daha fazla geliştirebildiği, babaların temel beceriler kazanmasına ve ebeveynlik rolüne daha kolay adapte olmalarını sağladığı görüldüğü de belirtildi.