Türk Kültüründe Kutsallık Atfedilen Bir Bahar Bayramı: Hıdırellez
Eklenme Tarihi: 10 Mayıs 2022, 13:22


Yakın Doğu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Doç Dr. Burak Gökbulut, Türk destanlarında yer alan “Aksakallı” figürünün İslamiyet’le birlikte Hızır’a dönüştüğünü söylüyor.

Baharın gelişi, her yıl olduğu, gibi dünyanın pek çok bölgesinde kutlanılmaya devam ediyor. Türk kültüründe önemli bir yeri olan ve bahar bayramı olarak kutlanılan Hıdrellez; biri karada, diğeri denizde darda kalanlara yardım ettiklerine inanılan Hızır ve İlyas Peygamberlerinin yeryüzünde buluştukları gün olarak da kabul ediliyor. Yakın Doğu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Doç Dr. Burak Gökbulut, 2017’de Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi”ne de aldığı Hıdırellezin kökenleri ile ilgili ilginç bilgiler paylaştı.

Her yıl 6 Mayıs’ta kutlanan Hıdırellez’in Anadolu’nun bazı bölgelerinde 20 Mayıs’ta kutlandığını söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Halk Bilimi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç Dr. Burak Gökbulut, Hıdırellez kelimesinin “Hızır” ve “İlyas” peygamberlerinin isimlerinden türediğini ifade ediyor.

Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Doç Dr. Burak Gökbulut, bugün Türklerin yaşadığı birçok bölgede kutlanan bu bayramı, diğer bahar bayramları gibi tek bir kültüre mal etmenin mümkün olmadığını belirterek; baharın gelişinin Anadolu’dan, Mezopotamya’ya, Türkistan’dan Sibirya Türk yurtlarına, İran’dan Hindistan’a, Orta Doğu’dan Doğu Akdeniz kültürlerine ve Balkanlara kadar birçok kültürde bir gelenek olarak kutlandığını söylüyor.


Destanlarda geçen “Aksakallı” motifi İslamiyet sonrası destanlarda Hızır’a dönüştü
Hıdırellez’in başkarakterlerinden biri olan “Hızır” motifinin İslamiyet’in kabulüyle birlikte Türk kültürüne girdiğini vurgulayan Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Doç Dr. Burak Gökbulut, bu kavramın İslamiyet öncesinde de “Aksakallı” kavramıyla Türk mitolojisinde ve sözlü edebi eserlerinde yer bulduğunu ifade etti. Doç. Dr. Yeniasır ve Doç Dr. Gökbulut, “Özellikle destanlarda geçen ‘Aksakallı’ motifinin İslamiyet sonrası destanlarda Hızır’a dönüşümünü açık şekilde görebiliriz. Bunun yanında Türk halk masallarında, halk hikayelerinde ve efsanelerinde de Hızır motifinin aniden görünüp kaybolan ve başkahramana yardımcı olan olağanüstü bir varlık olarak da sıklıkla karşımıza çıktığı görülür” dedi.

Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Doç Dr. Burak Gökbulut, Hızır inanışının kaynağını da “İslam geleneklerinde de geçen Hızır inanışları, ‘Gılgamış Destanı, İskender Efsanesi, İlyas ile Haham Yeşna Bin Levi hakkındaki Yahudi efsanesi’ gibi kaynaklardan besleniyor. İsmi Kur’an-ı Kerim’de de geçen Hz. İlyas’ın ise İsrailoğullarına peygamber olarak gönderilen ve soyu Hz. Harun’a dayanan bir peygamber olduğna inanılıyor” ifadesini kullandı.

Hıdırellez ritüellerinin kökenleri çeşitli sosyal ve dini yapılarla bağlantılı
Türkiye, Kırgızistan, Kazakistan, Altaylar, Özbekistan, Azerbaycan, Balkanlar, Türkistan ve Gagauzya (Gagauz Yeri) gibi Türklerin yaşadığı farklı bölgelerde Hıdırellez geleneği ve buna bağlı inanışlar günümüzde halen yaygın. Türk kültüründe Hızır, Kıdır, Hızır-İlyâs, Hıdrellez, Hızır-Nebi gibi farklı kelimelerle ifade edilen bu kavram, takvimsel olarak da eski kültürde yerini buluyor. Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Doç Dr. Burak Gökbulut, Hıdırellez kutlamaları sırasında çeşitli uygulamalar yapıldığını söyleyerek, “Bu uygulamaların kökenleri farklıdır ve çeşitli sosyal ve dini yapılarla bağlantılıdır. Yapılan bazı uygulamalar arasında: Ateş yakıp üzerinden atlama, kabir ziyareti, kurban kesme, dualar etme, çeşitli şekillerde dilekler dileme, temizlik yapma, gül ağaçlarına dilek bağlama, akraba ziyaretlerinde bulunma, güne özel çeşitli yiyecekler hazırlama, mesire yerlerinde şenlikler düzenleyip yiyip içerek eğlenme bulunur” ifadesini kullandı.