İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’in Katılımıyla Yakın Doğu Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi…
Eklenme Tarihi: 22 Mayıs 2019, 16:16
Son Güncelleme Tarihi: 24 Kasım 2020, 13:59

Yakın Doğu Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu İrfan Günsel Kongre Merkezi 2 numaralı salonda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nden verilen bilgiye göre, Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, Bakanlık Müsteşarı Evrim Hınçal, Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürü Aziz Gürpınar’ın hazır bulunduğu İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu’na katılımcılar yoğun ilgi gösterdi.

Sempozyumun açılışında, İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürü Aziz Gürpınar, Rektör yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler birer konuşma yaptı.

Güvenlik Kültürünün Bir Yaşam Tarzına Dönüştürebilmesi Gerekiyor…
Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürü Aziz Gürpınar, çalışma hayatının çok önemli bir sorununun tartışılacağını ifade ederek, bu konuda gerek çalışma bakanım gerekse diğer kurum ve kuruluşların ortak bir iş birliği halinde bir çalışmasının ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı.

Gürpınar: “Bu konuda ciddi bir mesafe kat edebilmemiz, güvenlik kültürünün bir yaşam tarzına dönüştürebilmemiz için uzun süreli ve uzun soluklu bir çaba gerekiyor ve bu çabanın içerisinde sadece bakanlığın çalışmaları yeterli olmuyor. Bu konuda bilimsel çalışma yapan üniversite dünyasına, işverenlere, çalışanların temsilcisi olan örgütlere ve basına da önemli görevler düşmektedir. Tıpkı tuğla dizer gibi bu tuğlaları üst üstte koyarak bir duvarı inşaa etmeye benziyor. Bu iş uzun yıllar içerisinde inatla bıkmadan, usanmadan her alanda herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek ülkede iş kazalarını minimuma indireceğiz” diye konuştu.

Prof. Dr. Şanlıdağ: “40 Yıldır Bu Coğrafyada Yakın Doğu Denilince Akla Eğitim, Bilim, Sanat ve İnovasyon Geliyor…”
Rektör yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ da, bilgiyi üreten yayan ve topluma ulaşmasını sağlayan üniversitelerin idealizmin felsefe üzerine temel etmiş bilim ve eğitim gibi farklı unsurları bünyesinde bütünleştiren kurumlar olduğunu belirterek, bilim insanlarının bilgiye hızlı ulaşabildikleri, bunu dünyayla paylaştıkları, özgür fikirlerin sağlandığı ve teşvik edildiği bir bilim ikliminde yaşandığını söyledi.

Prof. Dr. Şanlıdağ, “Benimsemiş olduğumuz 4. nesil üniversite modeli ile akademik çalışmlara, araştırmalarla tüm bilimsel çıktıları toplum yararına sunmaktayız. 40 yıldır bu coğrafyada Yakın Doğu denilince akla eğitim, bilim, sanat ve inovasyon gelmektedir. Kurulduğu günden itibaren küresel bilgi merkezi olma yolunda ilerleyen Yakın Doğu Üniversitesi dünya üniversiteleriyle yarışan, dünyanın ilk 500 üniversite arasına girmeyi hedeflemiş bir üniversite olarak akademik ve inovatif çalışmalarını sürdürmektedir” dedi.

Prof. Dr. Şanlıdağ şunları dile getirdi: “20 fakülte, 6 enstitü, 33 araştırma ve uygulama merkezi, 104 araştırma ve uygulama laboratuarı, Büyük Kütüphane, Süper Bilgisayar, sayısız bilimsel araştırma projeleri, 1200'e ulaşmış uluslararası yayın, 1 Nobel Bilim ödüllü, 2'si tubitak bilim ödüllü, 5 bilime yön veren türk bilim insanı içinde yer alan, 1000'in üzerinde akademisyen ortak hedefe kararlı adımlarla ilerlemektedir.

Zeki Çeler: İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Sadece İnşaatlar Değil, Tüm İş Yerleri İle İlgili Hayatın Sürdüğü Her Yerde Önlemlerin Alınması Gerekiyor…”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler ise, İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda sadece inşaatlar değil tüm iş yerleri ile ilgili hayatın sürdüğü her yerde önlemlerin alınması gerektiğine vurgu yaptı.

Bunun maalesef kültür haline dönüşememesi, siyasi olarak bir kültür haline dönüşmememesi sebebi ile biz herşeyi en baştan yapmaya çalışıyoruz. Ancak bunun sorumluluğu bizim üzerimizdedir. Demek ki yeteri kadar biz üzerine gidemedik tabii bir diğer taraftan da hala insan hayatına verilen değerin doğru anlamda yokmuş gibi hissedilmesi, bu ülkeyi ciddi anlamda çok kötüye götürmekte. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren durmadan inşaatları denetlenmesi, ceza kesilmesi, durdurma, kapatma ve yasa gereği mütahitlerin tutuklanmasına kadar ne gerekliyse yapmaya çalıştık. Bu bakanlığın yasalar çerçevesi içerisinde ağırlığını tüm kesimler üzerinde hissedecek yasalar var ama onu uygulayanlar eğer uygulamasa bu yasaların o kağıtların üzerinde yazılı olmasının hiçbir anlamı yoktur” şeklinde konuştu.

“Bu sempozyumlar gerçekleştirirken bilimsel olarak herşeyin yanına siyasi olarakta neler yapılması gerektiğini ve var olan siyasilerin ve bundan sonra gelip gidecek olanlara da biraz akıl vermek adına bilim insanlarını daha çok etkin rol olarak burada yapacağı çalışmamım bilincini hepimizin kafasına sokması gerekiyor” diyen Bakan Çeler, “İş sağlığı güvenliği konusunda yetkililerin ve çalışanlar, çalışanların ustaları, iş sağlığı güvenliği uzmanları olan arkadaşlar, müfettişler bunun takipçisi olması gerektiğine sözlerine ekledi.

Sempozyum içerisinde iş sağlığı hekimliği konusunda da konuşmalar yapılacağını dile getiren Bakan Çeler, göreve geldikleri günden beri tüm iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili inşaatlarda ellerine gelen raporlar ve fizibilite çalışmalarının hep copy paste usulü olduğunu ve bunun bir ranta dönüştüğü söyledi. Kurallara uymayanların utandırılması gerektiğine vurgu yapan Bakan Çeler, iş sağlığı güvenliği konusunda her türlü adım atılmasının öneminin altını çizdi.