Yakın Doğu Üniversitesi’nin Düzenlediği Üç Gün Sürecek Olan “Kıbrıs Sorunu: Çevresel Zorluklar ve Enerji Güvenliği” Konferansı Başladı
Eklenme Tarihi: 21 Aralık 2022, 14:32
Son Güncelleme Tarihi: 26 Aralık 2022, 07:25


Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen uluslararası konferansın açılış konuşmalarını KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mücahit Demirtaş, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Tarım ve Orman Eski Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı ve Türkiye Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aygün Attar, KKTC Bilgi Teknolojileri Haberleşme Kurumu Başkanı Kadri Bürüncük, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkan Tunç Adanır, Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, Kıbrıs Türk Enerji Verimliliği Derneği Başkanı Görkem Çelik, Enerji Politikaları Uzmanı Necdet Pamir ve Yakın Doğu Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş yaptı. Konferansın kapanış konuşmasını ise aynı zamanda Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği Onursal Başkanı ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallılar Heyeti Başkanı da olan AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım yapacak.

Dünya enerji piyasasında Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ın rolü masaya yatırılacak
Yakın Doğu Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen konferansta 80 konuşmacı ve 100’ün üzerinde araştırmacı ve uzmanın katılacak. Dünya genelinde 40’ın üzerinde üniversite ve kurumun desteği ile düzenlenen konferansta, Doğu Akdeniz’deki enerji güvenliği sorunlarına ve enerji güvenliğinin politik ekonomisi ile ulusal güvenlik arasındaki karşılıklı ilişkiye ve bu dengede Kuzey Kıbrıs’ın rolüne ilişkin önemli konular masaya yatırılacak.

Enerji güvenliğine ilişkin güncel enerji sorunları, son zamanlarda ülke sınırlarının ötesinde bir etki ile ortaya çıkan ana kırılganlıklar ve zorluklar, Doğu Akdeniz Bölgesi ve Kıbrıs’a odaklanılarak incelenecek. Ayrıca, bu gelişmelerin siyasi ve politik sonuçları ve Kuzey Kıbrıs’ın bu hareket tarzındaki rolü de tartışılacak. İklim değişikliği ve enerji kıtlığı arasındaki ilişki ile Doğu Akdeniz’deki iklim değişikliğinin etkisini azaltmak ve enerji kıtlığını çözmek için alternatif çözümler de ele alınacak konulardan olacak. Mevcut literatüre katkıda bulunmayı ve akademik ve politik camiaya yeni bir yaklaşım getirmeyi amaçlayan konferans, Yakın Doğu Üniversitesi’nin resmi YouTube hesabından takip edilebilecek.


Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: “İklim değişikliği ve enerji güvenliği gibi sorunlar çocuklarımızı ve torunlarımızı tehdit ediyor.”
“Kıbrıs Sorunu: Çevresel Zorluklar ve Enerji Güvenliği” konferansının açılışında konuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, savaşlar ve ekonomik krizler nedeniyle dünyada pek çok sorun yaşandığına vurgu yaparak başladığı konuşmasında, “Bizim nesil sorunları çözemedi. En azından gelecek nesillere sorunlarını aşabilecekleri bir dünya bırakmazsak sorunlar derineleşerek büyüyecek” ifadesini kullandı. “İklim değişikliği ve enerji güvenliği gibi sorunlar çocuklarımızı ve torunlarımızı tehdit ediyor” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Biz dünya liderleri ve büyük şirketlerin yöneticileri daha hesap verebilir olmalı ve daha fazla aksiyon almalı” dedi.

Bu önemli konferansı düzenledikleri için Prof. Dr. İrfan Suat Günsel ve Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Konferans bitiminde hazırlanacak rapor, almamız gereken önlemler konusunda bizlere de ışık tutacak” dedi.


Mücahit Demirtaş: “Bu konferans içerisinde konuşulacak, önerilecek ve belirtilecek tüm tespitlerin bölgesel sorunlara olduğu kadar evrensel sorunlara da ışık tutacağına inanıyorum.”
“Yaklaşık 15 farklı devletten pek çok bilim insanı ve bürokratın bulunduğu bu konferansta; Kıbrıs sorunu merkezinde siyasal gelişmeler, enerji, Kıbrıs ve ekonomi, çevre ve güvenlik konularında bilgi akışı sağlıyoruz” diyen Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mücahit Demirtaş, “Her geçen gün globalleşen ve küçülen dünyamızda birçok zorlukla karşılaşıyoruz. Sahip olduğumuz jeopolitik ve stratejik zenginliklerle dünyanın ilgisini çekiyoruz” dedi.

“Evrensel kaynaklarımızın hepimize ait olduğunu algılayamazsak ve bu kaynakları paylaşamazsak bunlar bize global birçok sorun olarak geri dönecek. Nitekim, bunun da doğruluğunu iki büyük dünya savaşı, soğuk savaş ve ardından gelen ekonomik ve idolojik birtakım savaşlarla deneyimledik” dedi.

Enerjinin; çevre sorunları ve jeopolitik güvenliğinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini söyleyen Demirtaş, “Bugün bu konferansta da görüyoruz ki; çevre, enerji ve güvenlik konuları birarada ele alınıyor. Düzenlenen bu konferans içerisinde konuşulacak, önerilecek ve belirtilecek tüm tespitlerin bölgesel sorunlara olduğu kadar evrensel sorunlara da ışık tutacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.


Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş: “Bu bölgede; doğal gaz kaynakları ve enerji güvenliği ile su ve su güvenliği konularını ayrı ayrı düşünmek mümkün değildir.”
Ev sahibi olarak açılış konuşmasını gerçekleştiren Yakın Doğu Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Fakültesi Dekanı ve Konferans Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, bu yıl üçüncüsünü düzenledikleri uluslararası konferansı; dünyanın dört yanından araştırmacı ve akademisyenler, özel sektör ve kamu temsilcileri bir araya getirerek önemli fırsatlar ve iş birlikleri sunan altın standartlı disiplinler arası bir platform olarak tanımladı.

Bugün dünyanın en önemli endişelerinden birinin enerji kaynaklarının kullanımı ve bunun iklim değişikliği ile etkileşimi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gökçekuş, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs adasının sahip olduğu doğalgaz rezervi potansiyeli, üç kıtanın kesişiminde yer alan coğrafi konumu ile enerji kaynaklarının taşınmasında üstlenebileceği role dikkat çekti. “Özellikle Rusya-Ukrayna savaşından sonra, alternatif enerji taşıma yollarının Avrupa için önemli hale gelmesi, doğal gaz kaynaklarının Avrupa’ya aktarılması açısından Kıbrıs’ı bölgede çok önemli kılmaktadır” diyen Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, “Enerji alanında KKTC’nin geliştirdiği ve gündeme getirdiği projeler, bölgesel ve küresel jeopolitik açıdan son derece önemlidir” ifadesini kullandı.

“Dünyayı ve özellikle bölgeyi etkileyen çok önemli bir konu daha olduğunu unutmayalım” diyen Prof. Dr. Gökçekuş, “Bu bölgede; doğal gaz kaynakları ve enerji güvenliği ile su ve su güvenliği konularını ayrı ayrı düşünmek mümkün değildir” dedi.


Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı: “Doğu Akdeniz’de KKTC bayraklı sondaj gemileri ile araştırma yapılması son derece önemli bir stratejik hamle olacaktır.”
Aynı zamanda Mavi Vatan Doktrininin isim babası da olan Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Kıbrıs Sorunu: Çevresel Zorluklar ve Enerji Güvenliği” konferansında önemli saptamalar yaptı. Konuşmasında Türkiye’nin, Kuzey Kıbrıs’ın Mavi Vatan’da uygulayacağı enerji stratejisine değinen Doç. Dr. Cihat Yaycı, Doğu Akdeniz’deki enerji rezervlerinin Türkiye’nin 150 yıl boyunca ihtiyaç duyacağı enerji kaynağını sağlayabileceğini vurgulayarak, “Kıbrıs Adası, Türkiye’den sadece 70 kilometre uzaklıktadır ve bir çok yolun kesişim noktasındadır” ifadesini kullandı. KKTC’nin Doğu Akdeniz’in en uzun üçüncü kıyı şeridine sahip olduğunu da vurgulayan Doç. Dr. Yaycı, Türkiye’nin Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmesi gerektiğini ifade etti.

Sevilla Haritası’nın kabul edilemez olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yaycı, Kıbrıs adasının hiç bir zaman Yunan egemenliği altına girmediğini de vurgulayarak; Yunanistan’ın bu adımı atarak Mısır ve Libya’nın desteğini almayı amaçladığını söyledi.

KKTC’nin de bu adıma karşılık olarak kendi ekonomik bölgesini İsrail’e açması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Yaycı, bu adımın atılması durumunda; bir yandan önemli bir gelir elde edilebileceği gibi İsrail’in de KKTC’yi tanıyabileceğini ifade etti.

Doç. Dr. Cihat Yaycı, Doğu Akdeniz’de KKTC bayraklı sondaj gemileri ile araştırma yapılmasının da son derece önemli bir stratejik hamle olacağını vurguladı.


Akif Özkaldı: “Ekonomi ve enerji arz güvenliği için büyük bir öneme sahip olan yenilenebilir enerji kaynaklarının büyümesi ve geliştirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.”
Tarım ve Orman Eski Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı ise konuşmasında, Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynaklarından ve hidroelektrik enerji santrallerinin ülke gelişimindeki etkisinden bahsetti.

Hidroelektrik enerji santrallerinin son 30 yılda enerji alanında en büyük gelişimi sağladığını belirten Özkaldı, “1990 yılında 6,75 gigawatt kurulu gücümüz varken, bu; 2000 yılında 11 gigawatta, 2022’de ise 31,5 gigawatta yükseldi. Gelecekte de bu yükseliş devam edecek ve kısa zaman içinde bu alanda Avrupa’da birinci olacağız” dedi.

Özkaldı, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının düşük maliyetli, uzun ömürlü, temiz ve çevre dostu olarak enerji arz güvenliğinde öncelik kazanmıştır. Enerji ithalatına büyük oranda paralar ödeyen bir ülke olarak, ekonomi ve enerji arz güvenliği için büyük bir öneme sahip olan yenilenebilir enerji kaynaklarının büyümesi ve geliştirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.


Prof. Dr. Aygün Attar: “Türkiye için Doğu Akdeniz’in keşfedilmiş ve keşfedilmemiş zengin doğal gaz ve petrol kaynakları büyük bir öneme sahiptir.”
Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı ve Türkiye Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aygün Attar ise konuşmasına “Yakın Doğu Üniversitesi’ne bu anlamlı bu ve özel konferansı hazırladıkları için teşekkür ediyorum” diyerek başladı.

Prof. Dr. Aygün Attar, Doğu Akdeniz’in sahip olduğu stratejik konumu sayesinde tarih boyunca siyasi ve ekonomik olarak sürekli kritik ve önemli bir nokta da yer aldığını söyleyerek “Sahip olduğu enerji kaynaklar nedeniyle çoğu devlet Doğu Akdeniz’e yöneliyor. Aslına bakıldığında ekonomik ve siyasi anlamdaki tüm rekabetlerin nedeni ise enerji kaynaklarının dünya üzerindeki dengesiz dağılımından kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.

Doğu Akdeniz özelinde ve dünya genelinde bakıldığında, enerji kaynakaları için kimi zaman saldırgan politikaların ve krizlerin yaşandığını, kimi zaman ise iş birliklerin yapıldığını belirten Prof. Dr. Attar, “Bugün 3’üncüsü düzenlenen Kıbrıs Sorunu: Çevresel Zorluklar ve Enerji Güvenliği Konfreansı’nda bazı şeyleri objektif bir şekilde değerlendirebilmek için yönetimlere de göz atmakta fayda var” dedi.

Doğu Akdeniz’in sahip olduğu zenginlikleri ülke ülke değerlendiren Prof. Dr. Attar “Enerji kaynakları konusunda dışa bağımlı bir ülke olan Türkiye için Doğu Akdeniz’in keşfedilmiş ve keşfedilmemiş zengin doğal gaz ve petrol kaynakları büyük bir öneme sahiptir” dedi.


Doç Dr. Kadri Bürüncük: “Günümüzde enerji altyapısını bilişim sistemlerinden bağımsız olarak ele almak mümkün değil.”
Konferansta “Enerji Altyapılarında Siber Tehditler ve Güvenlik” konulu sunumunu aktaran KKTC Bilgi Teknolojileri Haberleşme Kurumu Başkanı Doç Dr. Kadri Bürüncük, “Yakın Doğu Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Fakültesi tarafından düzenlenen bu güzel organizasyonda bulunmaktan mutluluk duyuyorum” dedi. Enerji altyapılarının önemine değinen Doç Dr. Kadri Bürüncük, “Günümüzde enerji altyapısını bilişim sistemlerinden bağımsız olarak ele almak mümkün değil” dedi.

Enerjinin; üretim, iletim ve dağıtım olarak üç aşamada değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Doç Dr. Bürüncük, “Otomasyon sistemleri ve haberleşme sistemleri entegrasyonu, yeni güvenlik sistemlerini ve yeni yenilenebilir enerjileri ortaya çıkarmıştır. Akıllı evler, akıllı sistemler, bireysel enerji kullanımları ya da ülke geneli enerji kullanımları bilişim sistemleri ile uzaktan kontrol edilebilmektedir” dedi.

Bilişim sistemleri ile entegrasyonun bazı güvenlik tehditleri ve siber saldırı ihtimalini ortaya çıkardığını söyleyen Doç Dr. Bürüncük, “Güvenlik tehditleri ve siber saldırıları üç ana grupta toplayabiliriz. Birincisi meteorolojik afetler, jeolojik afetler, salgın hastalıklar gibi doğal olaylardan kaynaklı tehditler. Bir diğeri ise sistemsel hatalar, ihmal ve dikkatsizlik gibi teknik ya da insan dolaylı tehditler. Üçüncü ve son olarak ise terörizm, sabotaj gibi suç ve savaş olaylarından kaynaklı tehditlerdir” dedi.

Siber güvenlikle ilgili önerilerde de bulunan Doç Dr. Bürüncük, “Devletin siber güvenlik konusunda uzman bir birim oluşturulması, standart ve mevzuatın güncel tutulması, sürekli siber güvenlik zafiyeti taramalarının yapılması, ulusal ve uluslararası iş birliklerinin kurulması gibi noktalar büyük ölçüde faydalı olacaktır” ifadelerini kullandı.


Tunç Adanır: “Bu önemli konferansın sonuçlarından yararlanarak ülkemizin enerji güvenliği ve verimliliği konusunda ileriye dönük adımlar atacağımıza inanıyorum.”
İklim krizinin en çok etkilediği bölgelerden birinin Kıbrıs’ın da içerisinde bulunduğu Akdeniz bölgesi olduğunu söyleyerek başlayan Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkanı Tunç Adanır, “Plansız ve hoyratça harcadığımız su kaynaklarımız, iklim değişikliğine bağlı olarak yağmurların azalması ve kuraklıkların ortaya çıkması, atıkların kirlettiği denizlerimiz, dönümlerce yanan ormanlarımız gibi pek çok çevre sorununu aynı anda yaşıyoruz” dedi.

Adanır, “Günümüz enerji problemlerine değinen ve farklı ülkelerden birçok bilim insanı, akademisyen ve araştırmacının katıldığı bu önemli konferansın sonuçlarından yararlanarak ülkemizin enerji güvenliği ve verimliliği konusunda ileriye dönük adımlar atacağımıza inanıyorum” dedi.


Hüseyin Alan: “Karadeniz ve Akdeniz önemli enerji sahalarına dönüşecek.”
Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan ise konferansındaki konuşmasına, “Bugün burada, farklı ülkelereden çok sayıda bilim insanı, akademisyen, diplomat ve yönetici ile bir arada olmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum” sözleriyle başladı.

“Enerji, insanlığın en önemli ve vazgeçilmez gereksinimlerinden birisidir” diyen Hüseyin Alan, COVID-19 pandemisinin ve Rusya-Ukranya savaşının enerji piyasalarını olumsuz etkilediğini vurguladı. Alan, “Savaş, tüm dünyada enerji arz güvenliğini tehlikeye sokarken neden olduğu fiyat artışı ile de ülkelerin ekonomik kalkınması, işsizlik ve büyüme konularında da birçok olumsuz etki yarattı” dedi.

Enerji arz güvenliğinde yaşanabilecek olumsuz durumların özellikle dışa bağımlı ülkelerde topluma oldukça kötü yansıdığını söyleyen Alan, “Enerji arzı sorunu yaşamamak için ülkemizin kara ve deniz alanlarında, sahip olduğu ekonomik bölge sınırları içerisinde kaynak arama çalışmalarına devam etmelidir” dedi. Alan, aynı zamanda Karadenizde sürdürülen arama çalışmaları sonucunda elde edilen gaz keşfi ile hem Karadeniz hem de Akdeniz’de önemli gelişmeler yaşanacağını belirtti.


Görkem Çelik: “2050 yılında KKTC’nin de Karbon Nötr hedefine ulaşması gerekiyor.”
Kıbrıs Türk Enerji Verimliliği Derneği Başkanı Görkem Çelik ise konferansta yaptığı sunumda “KKTC’de Enerjide Yenileşme Vizyonu İhtiyacı”nı ele aldı. Sunumunda KKTC’de enerjinin yönetilmesi, mevcut durum, enerji verimliliği, yeni enerji teknolojilerine değinen Çelik, “Ülkemizdeki yenilenebilir enerji akımları son üç – dört yılda artış göstermiştir” dedi.

Gelişebilmek ve yenilenebilmek için çatı politikasına ihtiyacımız var diyen Çelik, “2050 yılında KKTC’nin de Karbon Nötr hedefine ulaşması gerekiyor. Fakat mevcut durumumuza baktığımızda daha çok yolumuz var gibi duruyor. Acil olarak iklim değişikliğinin dikkate alınacağı bir stratejik planlama da yapılması gerekiyor” dedi.


Necdet Pamir: “Türkiye’nin daha fazla gecikmeden, Doğu Akdeniz’de ilan etmesi gereken Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırları; sadece petrol ve gaz için değil, denizden enerji, balıkçılık ve diğer deniz mahsullerinden faydalanma dahil, canlı ve cansız tüm varlıklar üzerindeki haklarımıza sahip çıkmak için önemlidir.”
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Kıdemli Öğretim Görevlisi ve Enerji Politikaları Uzmanı Necdet Pamir, “3’üncü Uluslararası Kıbrıs Sorunu: Çevresel Değişiklikler ve Enerji Güvenliği 2022” konferansındaki sunumunda, Kıbrıs adasının enerji açısından önemi ve bölgedeki mevcut potansiyel hidrokarbon rezervlerine değindi.

Kıbrıs’ın stratejik bir ada olduğunu söyleyen Necdet Pamir, “Kıbrıs; sıvı doğal gaz, ham petrol ve petrol ürünlerinin taşıma güzergahı üzerinde yaşamsal ve stratejik bir konumdadır” dedi.

Pamir, Kıbrıs’ın enerji kaynakları ve güvenlik konusunda, küresel güçlerin ana rekabet sahalarından birine dönüştüğünü de söyledi. Kıbrıs’ın, Doğu Akdeniz’in merkezinde, stratejik bir ada olarak konumlanmış olmasının, NATO ve Rusya Federasyonu gibi büyük güçlerin deniz filoları ve hava kuvvetleri için bir üs ve konaklama olanağı sunduğunu, NATO’nun Orta Doğu ve Afrika operasyonlarına adadaki üsler aracılığıyla kısa sürede müdahale etmesinin, adanın stratejik önemini arttırdığını, ama aynı zamanda risk yarattığını söyleyen Necdet Pamir, “Bölge’nin; Babülmendep Boğazı, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı yolu ile, diğer güzergahlara kıyasla çok daha ekonomik ve kolay ulaşım olanağı sağladığının ve bunun da adanın stratejik önemini daha arttırdığının” altını çizdi.

“Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’de hak olarak gördüğü deniz yetki alanının; sadece petrol ve gaz için değil, gaz hidratlar, balıkçılık ve diğer deniz mahsullerinden faydalanma dahil, canlı ve cansız tüm varlıklar üzerindeki haklarımıza sahip çıkmak için vazgeçilmez olduğunu ve MEB ilanının bir an önce yapılması gerektiğini” belirten Pamir, “Burada sadece bizim neslimizin değil, gelecek nesillerin de hakkı var. Bu nedenle buradaki haklarımızı korumakla yükümlüyüz” ifadelerini kullandı. Doğu Akdeniz’de MEB ilanının, ayrıca denizden rüzgar, güneş, dalga, vb. enerjisi potansiyelinin kullanımı için yaşamsal öneminin altını çizdi.