Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde “Klasik İslam Düşüncesinde Anti-Atomculuk: Nazzâm, Kindî, İbn Sina ve İbn Hazm Örneği” Konferansı Gerçekleştirildi
Eklenme Tarihi: 07 Aralık 2017, 13:38
Son Güncelleme Tarihi: 27 Kasım 2020, 09:52

Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Salı konferansları bağlamında bu haftaMarmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet BULĞEN’i konuk etti.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ,bölüm hocaları ve öğrenciler tarafından ilgi ile takip edilen konferansın konusu “ Klasik İslam Düşüncesinde Anti-Atomculuk: Nazzâm, Kindî, İbn Sina ve İbn Hazm Örneği” olduğu belirtildi.

Doç. Dr. Mehmet BULĞEN, “Klasik İslâm düşüncesinde kelâm atomculuğuna yöneltilen eleştirilerini Nazzâm (ö. 231/845), Kindî (ö. 252/866), İbn Sînâ (ö. 428/1037) ve İbn Hazm (ö. 456/1064) örnekleri üzerinden ele alarak, erken dönem kelamının önde gelen isimlerinden Nazzam (ö.231/845), atomculuğu kelama dahil eden amcası Ebü’l-Hüzeyl ile yapmış olduğutartışmalarla dikkat çekti. Onun getirdiği eleştiriler, İslam dunyasında atomculuğuntutarlı bir şekilde ortaya cıkıp gelişimine katkı sağlamıştır diyen Bulğen,kelamdanfelsefeye geciş filozofu olarak kabul edilen Kindi (ö. 252/866) ise Antik Yunan’danitibaren atomculuğa alternatif olan ‘heyula-suret’ teorisini ‘yoktan yaratılış’doktrinine uygun hale getirmesiyle tanınır. Ancak onun acmış olduğu bu yol kelamda kabul gormemiş, Ebü’l-Hüzeyl’in donuşturmuş olduğu atomculuk,kelamın hakim evren modeli haline gelmiştir.

Doç Dr. Mehmet BULĞENkonuşmasına şöyle devam etti; İslâm felsefesinin önde gelenokullarından Meşşailiğin zirve ismi olarak kabul edilen İbn Sînâ (ö. 428/1037)ise atomculuğa getirdiği kapsamlı eleştirilerle göze çarpar. Onun ozellikle geometrieksenli yönelttiği eleştiriler muteahhirin dönemi kelamında atomculukkonusunda güven bunalımına neden olmuştur. Son olarak İslam düşüncesininZahirilik adı verilen farklı bir kulvarında yer alan Enduluslu İbn Hazm (ö.456/1064) ise kelam atomculuğuna en zirvede olduğu dönemde getirdiği teolojikeleştirilerle dikkat çekmektedir. Bu yönüyle İbn Hazm, İslam dünyasındaatomculuğun teolojik açıdan avantajlı konumunu yitirip düşüşe geçmesinin önhabercisi durumundadır.

Sonuç olarak Doç Dr. Mehmet BULĞEN’e göre klasik İslam düşüncesinin III./IX. ve V./XI. yüzyıllarını kapsayanAnti-Atomculukkonusu bize, o dönemde genel olarak İslâm dünyasındaozel olarak ise kelâm ilminde evrenin temel bileşenlerine ve işleyişine yönelikoldukca zengin bir araştırma geleneğinin mevcut olduğunu göstermektedir. İslâmdininin sağladığı özgür düşünce ortamında Müslüman kelâmcılar, eşyanınhakikatini araştırma yolunda kendilerine ulaşan Antik mirastan faydalandıklarıgibi, kendileri de özgun fikirler geliştirmişler ve insanın içinde bulunduğu evrendekianlam arayışına yönelik ortak düşünce mirasına çok olumlu ve özgunkatkılarda bulunmuşlardır.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet BULĞEN, “ Klasik İslam Düşüncesinde Anti-Atomculuk: Nazzâm, Kindî, İbn Sina ve İbn Hazm Örneği” başlıklı konferansının ardından öğrencilere kitabını imzaladı