Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam ve Sağlık Konferansı Gerçekleştirildi
Eklenme Tarihi: 25 Kasım 2016, 14:54
Son Güncelleme Tarihi: 26 Kasım 2020, 10:28
Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde İslam ve Sağlık Konferansı Gerçekleştirildi

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK, "İslam Dini Sağlıkla İlgili Sayısız Kurallara ve Bütüncül Bir Bakış Açısına Sahiptir"

Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ, İslam ve Sağlık konusunda bir birinden değişik duruşların bulunduğunu belirterek: “Bir taraftan İslam’ın bilimsel bilgi ile çelişen düşüncelere sahip olduğunu söyleyenler ve bunu gerekçe göstererek İslam’dan uzaklaşmaya çalışanlar bulunurken, diğer taraftan bilimsel tıbbı terk edip sadece geleneksel yöntemlere dönüşü tavsiye edenler bulunmaktadır. Bu iki zıt duruşun tehlikesine düşmeden hakikate ulaşmak ancak ehline sormakla mümkündür. Gerçekten İslam bilimsel tıpla çelişen bilgiler içermekte midir? İslam tedaviye nasıl bakmaktadır? İslam hastalığı nasıl tanımlamakta ve hastayı nasıl görmekte ve tedavi etmektedir? İslam’ın kendine özgü bir sağlık sitemi veya politikası var mıdır? Bu ve benzeri onlarca soru her birimizin zihnine üşüşmektedir. Bu vesileyle her iki sahaya da vukufiyetini bildiğim değerli hocamız Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK'den bunların yanıtlarını alacağız.

Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde İslam ve Sağlık Konferansı Gerçekleştirildi

Daha sonra Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK “İslam ve Sağlık” konulunu konferansında özetle şunları söyledi:

“İslam bugün ki bilimsel verilerle asla çelişmemektedir. İslam bilimsel bilginin gelişip büyümesinin önünü açmaktadır. Bunca yıldır hem tıp hem de İslam konusunda okumalar, gözlemler yapmaktayım. İslam’ın önerip de tıbbın yanlışladığı herhangi bir bilgi ile karşılaşmadığımı açıkça ifade etmeliyim. Ben bunu her iki alanın da köken olarak aynı kaynaklı olmasına bağlıyorum. Zira insan denilen bu mükemmel makinayı yaratan yüce Allah’tır. Din de onun tarafından inzal buyurulmuştur. Zira, bizzat kendisi “İnsanı yarattığını ve kendisine isimleri” yani bilgi denilen donanımı verdiğini beyan etmektedir. Dolayısıyla her iki alanın da uyum halinde olması bir zorunluluğu ifade etmektedir. Konuşma mevzumuz olan insan bedenine biraz yakından bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. İnsan vücudu mükemmel çalışan ve kendi içerisinde uyum halinde olan ve senkronize faaliyet gösteren bir makinaya benzemektedir. Düşünsenize kalbimiz günde on tankeri dolduracak kan pompalamaktadır. Karaciğerin bir günde yaptığı işleri on binlerce insan ancak yapabilir. Aynı durum beyin, böbrek vs için de geçerlidir. Bütün bu organlarımız bir taraftan kendi içerisinde “özerk” bir yapıya sahip iken, diğer taraftan da adına beyin denilen bir lider tarafından da kontrol edilmektedirler. Zaten değişik yönetim mekanizmalarıda bu mükemmel organizasyon örnek alınarak gerçekleştirilmiştir. İşte bu mükemmel makinayı yaratan onu nasıl işleteceğimiz hususunda da bize bazı sorumluluklar yüklemiştir. Bir taraftan beden denilen bu makinanın yaratılış amacına uygun çalışması için onu korumamız ve uzun ömürlü olmasını sağlamamız gerektiğini öğretirken, diğer taraftan da onu tanıyarak yaratanına da ulaşmamızı murat etmektedir.

Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde İslam ve Sağlık Konferansı Gerçekleştirildi

Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK :"Hz. Peygamber; Bir Yerde Veba Yani Bulaşıcı Hastalık Varsa Oraya Girmeyiniz. Girdiyseniz Çıkmayınız” Bugün Tıp da Bunun Aynısına Savunmaktadır"

Bu nedenle Din bu makinaya zarar verenlerin emanete ihanet ettiklerini söylemektedir. İçki, uyuşturucu vb. şeyleri yasaklamasının nedeni bu mükemmel makinaya zarar verilmesinin önüne geçilmesi için değil midir? Tıp da aynı şeyi söylemektedir. Sigara kanserin en temel nedenlerinden biridir. Aynı şey uyuşturucu için de geçerlidir. Kaldı ki insan vücuduna zarar veren gıda tağşişlerini yani gıda ürünleri üzerinde oynayarak haksız kazanç elde edenlerin yaptıklarını ihanet olarak görmektedir. Tıp da bugün sağlıklı bir yaşamın sağlıklı beslenmeden geçtiğini kabul etmektedir. Bilindiği gibi İslam sağlığı korunma ve tedavi şeklinde tasnif etmektedir. Yani önce hasta olmamaya çalışacaksın, hastalandıysan tedavi olacaksın, şayet hastalığın bulaşıcı ise kimseye bulaştırmamak için çaba sarf edeceksin. Hz. Peygamber karantina hususunda şöyle demektedir: “bir yerde veba yani bulaşıcı hastalık varsa oraya girmeyiniz. Girdiyseniz çıkmayınız” bugün tıp da bunun aynısına savunmaktadır. Korunma dedim. Korunmanın en önemlisi temizliktir. İslam temizliği dinin yarısı olarak ifade etmektedir. Hastanelerimizde el temizliğini gereğince sağlayabilirsek hastanelerden buluşan enfeksiyon hastalıklarını yüzde 30-40 oranında düşüreceğimizi bilmeniz gerekir. Bakın sadece hastalığı dışarda değil, hastanelerin bizzat kendisinde bile engellemenin en önemli yolu bu temizlikten geçmektedir. Bir de bunu çevremize yani eve, sokağa, mahalleye yaydığımızı düşünün ne kadar doğru bir iş yapmış oluruz değil mi?

İkinci konunun tedavi olmak olduğunu söyledim. Hz. Peygamber hastalanan sahabeyi tedaviye yönlendirirdi. Ashaptan Sa’d b. Ebi Vakkas’ın gözleri rahatsızlanınca onu bir göz hekimine göndermişti. Bedir yaralıları için mescidin bahçesinde hastane kurulmuştu. Siz bunları zaten biliyorsunuz. Söylemeye çalıştığım şey şudur: Hz. Peygamber insanları sadece duaya yönlendirmiyor. Duanın önemsiz olduğunu söylemiyorum. Kuşkusuz onun da önemi vardır. Ancak ilaç tedavisi de önemlidir. Dua alternatip değildir, tamamlayıcı bir durumdur. Hastanın psikolojisinin yerinde olması iyileşmesi üzerinde çok büyük bir etkisi bulunmaktadır. Sadece bitkilere de yönlendirmiyor, günümüzde olduğu gibi bitkilerin suyunu çıkarmıyor bunu söylerken de tamamlayıcı tıbbın önemsizliğini söylemiyorum. Kuşkusuz bu da önemlidir. Ancak bu alternatif değildir. Dolayısıyla Alternatif tıp kavramını doğru bulmadığımı ifade etmeliyim. Oruç tutmanın sağlık üzerinde büyük faydalarının olduğu bilinmektedir. Az yeme, yiyecekleri karıştırmama, hareketsiz kalmama gibi … Nitekim, 2016 Nobel Tıp ödülü, açlık ya da hücrenin kendi kendini yemesi ve gereksiz parçaları atarak, otofaji (hücrelerin içlerindeki gereksiz parçalardan kurtularak temizlenmesi; «çöpü yok etmesi») ile savunma mekanizmasını yenilemesi sisteminin nasıl çalıştığını bulan Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi’ye verilmiştir.

Sonuç olarak; İslam dini sağlıkla ilgili sayısız kurallara ve bütüncül bir bakış açısına sahiptir. Temizlik (kişi, çevre, gıda…), sağlıklı beslenme(helal, dengeli), korunma (beden sağlığı, diş sağlığı, karantina, ruhi denge….), yasaklar ( alkol, uyuşturucu, domuz eti, zina, yeis…); toplum desteği (yoksullukla mücadele, yardımlaşma, vakıflar) ve tedavi tavsiyesi bu önlemlerin temelini oluşturur.

Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK tarafından verilen konferans başta Fakülte dekanı ve hocalar ile öğrenciler olmak üzere dinleyicilerin tamamı tarafından ilgi ile dinlendi.