Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde “Hıristiyanlıktaki Mesihçi ve Mehdici Hareketler”
Eklenme Tarihi: 22 Mart 2017, 12:36
Son Güncelleme Tarihi: 24 Kasım 2020, 15:09

Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi düzenli konferansları bağlamında bu hafta Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilal BAŞ’ı konuk etti.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nden verilen bilgiye göre, İlahiyat Fakültesi Mavi Salonu’nda verilen konferansa fakültenin vekil dekanı Prof. Dr. Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ ,öğretim üyeleri , öğrenciler ve konukların katıldığı belirtildi. Kanada’da doktorasını yapan ve özellikle Hıristiyanlar bağlamında yaptığı akademik çalışmaları ile dikkat çeken BAŞ “Hıristiyanlıktaki mesihçi ve Mehdici Hareketler:  Seventh-Day Adventism Hareketi” başlıklı konferansı bağlamında şunları söyledi:

Doç. Dr. Bilal BAŞ ; "Hıristiyanlık Bir Yahudi Cemaati Olarak Ve Yahudilikte Mesih Beklentilerinin Yoğun Olduğu Bir Dönemde Ortaya Çıkmıştır"

“Hıristiyanlık özünde eskatolojik karakterlidir. Çünkü Hıristiyanlık bir Yahudi cemaati olarak ve Yahudilikte mesih beklentilerinin yoğun olduğu bir dönemde ortaya çıkmıştır. İnciller’in temel iddiası Hz. İsa’nın Yahudilerin beklediği mesih olduğudur. İnciller ve diğer Yeni Ahit metinleri Hz. İsa’nın ikinci gelişinin (parousia/nüzûl-ü sânî) her an vuku bulacağı beklentisinin olduğu bir ortamda yazılmışlardır; bu durum Hıristiyan Kutsal Kitaplarına yoğun bir eskatolojik içerik kazandırmıştır. Ancak birinci asır sonlarından itibaren, Hıristiyanlar ikinci gelişin gecikme ihtimaline alışmışlar ve bunun neticesinde kilise şeklinde kurumsal Hıristiyanlık yapılanması yerleşmiştir. Luka İncili ve aynı yazar tarafından yazılan Elçilerin İşleri kitabı Hıristiyanlar arasında kıyamet zamanının gecikmesinin ortaya çıkardığı teolojik problemi tartışmak ve çözüme kavuşturmak üzere yazılmıştır. Bu yeni teoloji, Hz. İsa’nın çok yakın zamanda kudretli bir Davudi Mesih olarak gelerek insanlığı kurtarışını ve Tanrı Krallığı’nı kurmasını görmeyi bekleyen ve bu suretle kurtulacaklarını düşünen ilk Hıristiyanlar bu kıyametin gecikmesi durumunda ne yapmalıdır sorusuna çözüm getirmiştir.

Buna göre Hz. İsa, göğe yükselmesinin ardından ikinci defa yeryüzüne inmesi zamanına kadar yerine Kutsal Ruh’u vekil tayin etmiştir. Kutsal Ruh bu yetkiyle Pentekost’ta havarilerin üzerine inmiş, onları manen desteklemiştir; Kilise’nin hamisi olarak Hıristiyan cemaatinin yanlışa düşmesini kıyamete kadar engelleyecektir. Dolayısıyla önceleri kurtuluş yakında gelecek olan Hz. İsa’nın kuracağı krallığa katılmakla gerçekleşirken, bu yeni durumda Kutsal Ruh tarafından korunan Kiliseye katılmak ve bu cemaati terk etmemek suretiyle elde edilecektir. Luka-Elçilerin İşleri kitapları tarafından önerilen ve daha sonra genel kabul gören bu teolojide kurtuluş bir eskatolojiden ekleziolojiye dönüşmüş oldu. Üçüncü asır kilise babası Cyprianus bu eklezioloji anlayışını extra ecclesiam nulla salus yani “Kilise dışında manevi kurtuluş yoktur” şeklinde formüle edecektir. "Dedi.

Adventizm Hareketi

Hıristiyanlığın ilk asırdaki eskatolojik karakteri 19. Asırda Amerika’da ortaya çıkan Adventizm hareketinde tekrar gündeme geldiğini belirten Doç. Dr. Bilal BAŞ şöyle devam etti; "William MILLER (ö. 1849) adlı bir papaz Kutsal Kitap okuyarak ve Daniel gibi bir takım Apokaliptik karakterli metinlerin verdiği bilgileri kullanarak kıyamet çağının Hz. İsa’nın 1843 yılında geleceğini hesaplar. Miller etrafında yüz bin kadar insan toplar. Mesih gelmeyince bu insanlardan bir çoğu dağılırsa da, bazı gruplar ona inanmaya devam eder. Bu gruplara daha sonra Adventisler ya da Second Adventistler adı verilir. Bu şekilde yakın bir parousia’ya inanan gruplar daha sonra çeşitli fırkalara ayrıldılar. Bugün bu gruplara mensup yaklaşık 22 milyan Hıristiyan vardır. Bunlar içinde 18 milyonluk en büyük grup Seventh-Day Adventistleridir.

Seventh-Day Adventistleri Miller’ın verdiği ikinci tarih olan 22 Ekim 1844’te büyük bir hadisenin gerçekleştiğini fakat bunun yanlış anlaşıldığını söylediler. Onlara göre kıyamet çağı başlamıştı. Özellikle liderlerinden Ellen White adlı kadının peygamberliği ve onun gördüğü vizyonları gerçek kabul ettiler. Kutsal Kitabı zahiren yorumladılar ve böylece Yahudiliğe ait pek çok unsuru kabul ettiler. Bunların en önemlisi de Şabat gününü kutlamaları ve Hıristiyan Pazar ayinlerini Kutsal Kitap’ta dayanağı olmadığı gerekçesiyle terk etmeleridir. Ayrıca çok sistemli bir şekilde misyonerlik faaliyeti yaparak bütün dünyada hareketlerini yaymaya devam etmektedirler. Bugün Birleşmiş Milletler tarafından devlet olarak tanınmış toplam 228 ülkenin 203’ünde faaliyet göstermektedirler.”