Dünyadaki Şiddet Milletlerarası Kimliksel Ayrıştırmaların ve Sömürgecilik Sonrası Çizilen Sorunlu Sınırların Bir Sonucu
Eklenme Tarihi: 13 Aralık 2016, 14:28
Son Güncelleme Tarihi: 26 Kasım 2020, 09:40
Dünyadaki Şiddet Milletlerarası Kimliksel Ayrıştırmaların ve Sömürgecilik Sonrası Çizilen Sorunlu Sınırların Bir Sonucu

Prof. Dr. Ersin KALAYCIOĞLU Yakın Doğu Enstitüsü Güvenlik Akademisi Sertifika Programında Konuştu

Yakın Doğu Üniversitesi, Yakın Doğu Enstitüsü tarafından düzenlenen Güvenlik Akademisi Sertifika Programı kapsamında Sabancı Üniversitesi Politik Bilimler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin KALAYCIOĞLU “Kimlik Ayrılıklarından Kaynaklanan Milletlerarası Sorunlar” başlıklı bir seminer verdi.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre güvenlik kavramının ve uygulamalarının tüm boyutlarıyla irdelendiği ve toplamda 8 hafta sürecek Yakın Doğu Üniversitesi Yakın Doğu Enstitüsü “Güvenlik Akademisi Sertifika Programı”nda alanlarında uzman akademisyenler, karar alıcılar, politika yapıcılar, diplomatlar katılacaklar. Program her Cumartesi Saat 10:00’da Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphane Salon-4’de gerçekleştiriliyor.

Dünyadaki Şiddet Milletlerarası Kimliksel Ayrıştırmaların ve Sömürgecilik Sonrası Çizilen Sorunlu Sınırların Bir Sonucu

KALAYCIOĞLU: Eski sömürgelerin yerine kurulan yeni devletlerde sınırlar başlangıçtan itibaren anlaşmazlık alanı olmuştur.

Yakın Doğu Enstitüsü Güvenlik Akademisi kapsamında verdiği seminer çerçevesinde kimlik ayrılıklarından kaynaklanan milletlerarası sorunları irdeleyen Prof. Dr. Ersin KALAYCIOĞLU, “20. yüzyılın başından itibaren bir ulus-devlet kurma süreci başlamıştır. Bu sürecin hukuki ve siyasal temel sorunu, yeni kurulacak olan ulus-devletlerin hangi esasa göre oluşturulacakları ve hangi esasa göre varlıklarını sürdürecekleridir. Daha önceki sınırlar içerisinde bir kısmı değiştirilen, bir kısmı yeniden çizilen sınırlar içerisinde pek hesaplanmayan kombinasyonlar çıkmıştır. Woodrow Wilson ilkelerine göre halkların kendi kendilerini yönetme ve kaderlerini tayin etme hakkının bulunmaktadır. Halk tanımı, ister istemez, etnik bir içeriktedir. Ancak yeni kurulan dünyada ortaya çıkan yeni devletler daha karmaşık bir manzara sunmuştur, daha önce hiç bir arada yaşamamış gruplar bir araya gelmiş, ulus-devlet yaratma çabasına girilmiştir. Burada çizilen yeni sınırlar siyasi anlaşmalarla, savaş sonucu ortaya çıkan siyasi dengelerle ve o tarihteki büyük devletlerin çıkarları ile belirlenmiştir. Antropolojik-sosyolojik özellikler hiçbir şekilde kale alınmaksızın tamamen büyük çıkarların siyasi anlaşma ve uzlaşmalar çerçevesinde yapılmıştır. Dolayısıyla ortaya her birinin kendisinin, diğerinden farklı olduğunu kabul ettiği ve bir arada yaşamak zorunda olan bir takım birliklerin doğması söz konusu olmuştur. Dolayısıyla eski sömürgelerin yerine kurulan yeni devletlerde sınırlar başlangıçtan itibaren anlaşmazlık alanı olmuştur” dedi .

Dünyadaki Şiddet Milletlerarası Kimliksel Ayrıştırmaların ve Sömürgecilik Sonrası Çizilen Sorunlu Sınırların Bir Sonucu

KALAYCIOĞLU: Toplumsal homojenleşme ve türdeşleşmenin beraberinde daha insani bir sonuç yarattığını gösteren kanıt yok.

Temel sorunun belirsiz kimliklerin, özellikle etnik ve dini kimlikleri farklılık gösteren çeşitli toplumların, bir arada yaşamaya yönelik eğimlilik, istek ve iradeleriyle ilgili olduğunun altını çizen Prof. Dr. KALAYCIOĞLU “Tamamen etnik veya din ve mezhep bakımından türdeş olan toplumları üretmek ve bunlar etrafında birer devlet kurmak hem kolay bir süreç değil, hem kolay kabul edilebilir bir süreç değil, hem de aynı zamanda bunların sayısı fevkalade fazla. Böyle bir dünyanın daha yaşanabilir olduğunu gösteren kanıt da yok. Bu tür bir türdeşlik sağlandığında toplumların insan hakları ve özgürlüklerine daha fazla önem verip vermeyecekleri tam olarak belli değil. Homojenleşme, türdeşleşme beraberinde daha insani bir sonuç yaratmıyor. İnsani Gelişim İndeksine bakarsanız pek de türdeş olmayan devletlerin Kanada, Belçika, Hollanda gibi ülkelerin İnsani Gelişim İndekslerinin diğerlerinden kat ve kat yüksek olduğunu görüyorsunuz. Bunlar siyasi olarak değil, kültürel olarak çoğulcu toplumlardır. Birden fazla mezhebin, birden fazla din grubunun, birden fazla etnik grubun bir arada yasayabildiği toplumlardır.” dedi.

Programın soru cevap bölümünden sonra Yakın Doğu Üniversitesi Yakın Doğu Enstitüsü Müdürü Doç. Dr.Umut KOLDAŞ, Prof. Dr. Ersin KALAYCIOĞLU’na teşekkür belgesi takdim etti.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre “Güvenlik Akademisi”‘ne ve diğer Yakın Doğu Enstitüsü kısa dönemli eğitim programlarına kayıt için daha detaylı bilgiye www.neu.edu.tr web sayfasından, [email protected] e-posta adresinden, Yakın Doğu Enstitüsü Facebook sayfasından, 223 64 64 (dahili 532) ve 0533 829 97 36 telefonlardan ulaşılabilir.

Haberin Videosu