25 Nisan Dünya Sıtma Günü
Eklenme Tarihi: 25 Nisan 2016, 16:11
Son Güncelleme Tarihi: 30 Kasım 2020, 11:43
25 Nisan Dünya Sıtma Günü

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nedim ÇAKIR, 25 Nisan Dünya Sıtma Günü Dolayısıyla Sıtma Hastalığının En Çok Görüldüğü Ülkeler, Belirtileri, Korunma ve Tedavi Yöntemleri Hakkında Bilgiler Verdi.

Yakın doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü'ne açıklamalarda bulunan YDÜ Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nedim ÇAKIR; "Sıtma, insanlığın bilinen en eski hastalıklarından biri olarak hala gündemdeki yerini korumakta, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise bu hastalığın ve bundan doğan ölümlerin önüne geçebilmek için projeler geliştirmektedir. Bunlardan biri de 2000’li yılların başında başlatılan ve bugün hala desteklenmeye devam edilen “Roll Back Malaria” (Malaryayı Geri Sarma) adlı projedir." Dedi.

En Çok Sahra Altı Afrika’da, Güney- Güneydoğu Asya’da ve Güney Amerika’da Rastlanmaktadır
Sıtma insanlığı en çok tehdit eden, etkeni “Plasmodium” türü parazitler olan, sivrisineklerle bulaşan, önlenebilir, tedavi edilebilir ve kontrol edilebilir bir kan enfeksiyonudur. Hastalığa en çok Sahra altı Afrika’da, Güney - Güneydoğu Asya’da ve Güney Amerika’da rastlanmaktadır. Dolayısıyla hastalığın, tropikal kuşağın ciddi bir sağlık problemi olduğunu söylemek mümkündür. Hastalığın diğer ılıman kuşak ülkelerinde de görülmesi söz konusudur. Buna Türkiye’nin Güney – Güneydoğu illeri de dahildir. Ayrıca kontrolsüz göçler ve diğer nüfus hareketleri de hastalığın kontrol edilmesini güçleştirmektedir.

Hastalık dişi sivrisineklerin sırasıyla önce hastalıklı kişileri sokması, bu yolla paraziti almaları, kendi barsak ve tükürük bezlerinde parazitin hayat döngüsünü sürdürmesi ve sonra sağlıklı bireyleri sokmasıyla bulaşmaktadır. Sıtma paraziti plasmodiumlar kanda, dalakta ve karaciğerde bulunur. Özellikle kan ve karaciğerde bulunması bulaştırıcılıkta ve tedavide önem taşımaktadır. Sıtma paraziti aslında birden çok tür içermektedir. Bunlardan en büyük hasarı yapanı “Plasmodium Falciparum” adındaki türüdür. Diğer üç tür göreceli olarak daha hafif hastalıklar yapmaktadır.

Hastalığın Belirtileri
Hastalık parazit taşıyan sivrisineklerin sağlıklı kişileri sokmasından 10-15 gün sonra başlamaktadır. İki-üç günde bir gelen ve 3-5 saat süren yüksek ateş, şiddetli baş ağrıları, ürperme, titreme, bulantı ve kusmalar, ciddi hastalarda bilinç yitimi ile böbrek hasarları hastalığın başlıca belirtileridir. Bu tablo hastaları ölüme kadar götürebilmektedir.

Ülkemiz için Sıtma Artık Ciddi Tehlike Arz Eden Bir Hastalık Değildir
Ülkemiz için sıtma artık ciddi tehlike arz eden bir hastalık durumunda değildir. Geçmişte uygulanan bataklıkların kurutulması projeleri başarıya ulaşmış gibi görünmektedir. Ancak yine de dikkatli olmakta yarar vardır. Ülkemizde misafir ettiğimiz Afrika kökenli öğrenciler ve ziyaretçiler ya da seyahat amacıyla bu ülkelere gidip gelmeler hastalığa karşı bilinçli olmamızı gerektirmektedir.

Bu gün elimizin altında sıtma ile savaşta kullandığımız bazı ilaçlar vardır. Ancak bu ilaçların tür ve sayısı henüz yeterli değildir. Ayrıca başımızı ağrıtan bir diğer sorun da, bu ilaçlara karşı özellikle falciparum türünün kolay direnç kazanmasıdır. Aşı çalışmaları ise henüz istenen başarıyı sağlayabilmiş değildir.

Hastalığı Önlemenin En Önemli Yolu Sivrisinekleri Ortadan Kaldırmaktan Geçmektedir
Öldürücü olabilen bu parazit; sivrisineklerle bulaştığından, hastalığı önlemenin en önemli yolu, sivrisinekleri ortadan kaldırmaktan, en azından kontrol altında tutabilmekten geçmektedir. İşte bu strateji de uygulanması en zor olan taraftır. Çünkü bol yağış alan, iklimsel koşulları ve coğrafi özellikleri sıtmayı bulaştıran sivrisineklere çok uygun ortam hazırlayan koşullar altında bunu başarmak çok zor gibi görünmektedir. Yine de sivrisineklerden korunmak için cibinlik kullanmak, sıtmanın yaygın olduğu bölgelere gidilecekse koruyucu tabletler almak sıtmayı önleyebilmektedir.

DSÖ Hesaplamalarına Göre 3,2 Milyar Kişi Bu Hastalık Riski Altında Yaşamaktadır
Geçen yıl 214 milyon kişi sıtmaya yakalanmış, bunların 500,000’e yakını yaşamlarını bu hastalıktan yitirmiştir. Bunların %91’i sahra altı Afrika’dan kişilerdir. DSÖ 3,2 milyar kişinin bu hastalık riski altında yaşadığını hesaplamaktadır. Yani dünya nüfusunun hemen yarısı sıtma tehdidi altında yaşamaktadır. Sıtma tehdidi altındaki ülkelerin sayısı ise 97’dir. Afrika ülkelerinde bu hastalık yıllık 12 milyar dolarlık bir kayba neden olmaktadır. Bir diğer kaygı verici gerçek ise, bu hastalığa daha çok bu bölgelerdeki çocukların maruz kalmalarıdır. Eğer zaman içinde, çocukluk çağında hastalar bu hastalıktan sağ kalabilirlerse hastalığa karşı daha bağışık olabilmektedirler.

Sıtma ile Mücadelede “Roll Back Malaria” Projesi
Dünya Sağlık Örgütü bu saptanan gerçekler ışığında 1998 yılında, Dünya çapında “Roll Back Malaria” projesini başlattı. Bu projeye maddi - manevi destek sağlayan kurum sayısı beş yüzdür. Bunlar arasında bu hastalıktan en çok zarar gören ülkeler, özel sektör temsilcileri, araştırma enstitüleri, UNICEF, UNDP, Dünya Bankası, çeşitli vakıflar ve kuruluşlardır. Bu projenin ilk hedefi 2015 yılına kadar dünyada sıtmayı kontrol altına alabilmekti. Bunun için yapılması gerekenler ise, sıtma tehdidi altındaki ülkelerin işbirliğini sağlamak, yeni ilaç ve aşı çalışmalarına destek olmak, sivrisinek türleri ile mücadeleyi sağlamak ve koordine etmek ve sıtmanın verdiği zararları ölçüp kayıt altına almak şeklinde sıralanabilir. Dünya Sağlık Örgütü henüz bu hedeflerin çok altındadır. Roll Back Malaria projesi ile DSÖ 2000-2015 yılları arasında risk altındaki ülkelerde sıtma olgularını %37, sıtmaya bağlı ölüm oranlarını ise %60; proje beş yaş altı nüfusun ölümlerini ise %65 azaltmayı başarmış durumdadır.

Bu çalışmaları henüz çok başarılı olarak isimlendirmek mümkün değildir. Bu nedenle DSÖ 2016-2030 yılları arasında sürecek ve dünyadan sıtmanın kökünü kazıyacak yeni bir projeyi başlatmış durumdadır. Şimdi bu projenin hedeflerini ve sağlayacağı işbirliği çalışmalarını ilgi ile izleyeceğiz. Çünkü sıtma, tedavisi olan ve önlenebilen hastalık karakterini halen sürdürmektedir.