Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyelerinin Çalışmaları (TÜRÜK) Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Dergisinde
Eklenme Tarihi: 05 Aralık 2017, 14:17
Son Güncelleme Tarihi: 27 Kasım 2020, 09:51

Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Yrd. Doç. Dr. Burak Gökbulut’un kaleme almış olduğu “Kıbrıs ve Uygur Türk Halk Masallarında Öne Çıkan Bazı Motifler Üzerine İncelemeler” isimli makale EBSCO, DERGİ PARK, SOBİAD, ASOS gibi uluslararası indekslerce taranan (TÜRÜK) Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi dergisinde yayınlandı.

“Masallar Halkın Kültürünü Ortaya Koyan Önemli Anlatılardır”
Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne ortak açıklamada, YDÜ Atatürk Eğitim Fakültesi, Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yeniasır ve Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Burak Gökbulut ; “Masallar halkın kültürünü ortaya koyan önemli anlatılardır. Türk masalları hem Türklerin kültürel değerlerini hem de Türkçenin söz varlığını ortaya koyması bakımından son derece önem arz etmektedir. Bu bağlamda bugün yazı dilinde olmayan birçok sözcüğün masallar sayesinde canlı kılındığı aşikârdır. Bununla birlikte atasözleri, deyimler, tekerlemeler vb. diğer sözlü ürünler ve gelenekler de masallarda yaşama imkânı bulmuştur. Masalların içerisinde yer alan motifler Türk mitolojisinde, halk edebiyatında, geleneklerinde ve dinsel anlayışında yer etmiş olan unsurlardır. Özellikle hem Uygur hem de Kıbrıs Türk halk masallarında yer alan “Hızır, demir, dağ vb.” motifler, Türk mitolojisi ve Türk inançları ile yakından ilgilidir”denildi.

“Türk Anlatılarında (Destan, Halk Hikâyesi, Masal Vs.) Çocuksuzluk Motifi Sıklıkla Yer Almaktadır.”
Yeniasır ve Gökbulut; “Masallarda yer alan bu motiflerin anlatılara işlevsel olarak katkılarına bakmak gerekirse Padişahınan Gızları masalında padişah, gördüğü rüya aracılığıyla kızlarının kiminle evleneceğini öğrendiğinden rüya burada bir rehber görevi üstlenmektedir. Palta Sepiga Mozay Tezeklidi (Balta Sapına Buzağı Pisledi) isimli Uygur Türk halk masalında ise Sadirahun rüyasında kadıyı görmüş ve rüya aracılığıyla ne yapması gerektiğini öğrenmiştir. Burada bir rehberlik söz konusudur. İncelemiş olduğumuz masallarda karşılaştığımız bir diğer motif de çocuksuzluktur. Beddualı Çocuk isimli Kıbrıs Türk halk masalında çocuksuzluk çeken padişah ve karısının duruma çare bulmak için vezirlerini başka memleketlere gönderdiğini görmekteyiz. Qasim Oğri isimli Uygur Türk halk masalında uzun zaman çocuk doğuramayan kadının yedi kız çocuğu dünyaya getirdiği görülmektedir. Türk anlatılarında (destan, halk hikâyesi, masal vs.) çocuksuzluk motifi sıklıkla yer almaktadır. Tespit ettiğimiz ortak motiflerden biri de şekil değiştirmedir. Sabreden Derviş Muradına Ermiş isimli Kıbrıs Türk halk masalında oğlan seferden dönerken kızın istediklerini almayı unutur ve gemisi taş kesilir. Fatmacığnan Yusufçuk adlı bir diğer Kıbrıs Türk halk masalında, çocuğun söz dinlemediği için kuzuya dönüşüp şekil değiştirdiği görülmektedir. Değerlendirmiş olduğumuz Kıbrıs Türk halk masallarında söz konusu motif, cezalandırma işleviyle kullanılmıştır. Şatutiniñ Kəlip Çiqişi (Papağanın Ortaya Çıkışı) adlı Uygur Türk halk masalında da kadının papağana dönüşerek adamı kötü bir durumdan kurtardığı görülmektedir. Şekil değiştirmede iki ana işlev vardır. Birincisi kötü bir durumdan kurtulma, ikincisi ise cezalandırılmadır.”

Yeniasır ve Gökbulut; “Ortak Bir “Türk Dünyası” Halk Edebiyatı Oluşturulabilir.”
Bu tespitlerden hareketle Türk dünyası masal ve halk edebiyatı türlerinde yer alan motiflerin toplanarak ortak bir motif indeksinin oluşturulması ve bunların incelenmesinin bu konuda ileride yapılacak araştırmalar için yol gösterici olacağını söyleyebiliriz. Ancak bu birleştirici bakış açısı ile Türk dünyası halk edebiyatı bir araya getirilip incelenebilir ve ortak bir “Türk dünyası” halk edebiyatı oluşturulabilir. Kıbrıs ve Uygur Türk halk masallarının, genel olarak da halk edebiyatı ile kültürünün araştırılıp incelenmesi hem Kıbrıs Türklerinin hem de Uygur Türklerinin öz benliklerini korumalarına yardımcı olacaktır. Bu yüzden her iki toplumda da benzer çalışmaların artması en büyük temennimizdir.