Klimalardaki Gizli Tehlike
Eklenme Tarihi: 08 Ağustos 2018, 11:49
Son Güncelleme Tarihi: 30 Kasım 2020, 16:28


Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Finn Rasmussen, Yaz Sıcaklarının Kendini İyice Hissettirdiği Şu Günlerde Kullanımı Artan ve Temizliği İyi Yapılmayan Klimaların Sağlığı Ciddi Şekilde Tehdit Ettiğini Kaydederek Şunları Söyledi; “Yılın En Sıcak Günlerinin Yaşandığı Ülkemizde, Hava Sıcaklıkları 40 Santigrat'a Ulaşmış, Bu da Klimalara Duyulan İhtiyacı Artırmıştır. Ev, Araç ve İşyeri gibi İç Mekan Ortamlarda Yoğun Klima Kullanımı ise İnsan Sağlığını Tehdit Eden Önemli Bir Unsur Olarak Karşımıza Çıkmaktadır. Yapılan Araştırmalar Gelişen Sağlık Sorunlarının Gerekçesi Olarak Klimalardan Kaynaklanan Kötü Hava Kalitesini Göstermektedir.”

İç mekan hava kalitesinin yetersizliğinin, astım şikayeti bulunan kişilerde semptom artışına, hassas solunum yollarına sahip kişilerde ise yeni astım vakalarının gelişmesine neden olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Finn Rasmussen, “Klima kullanılan iç mekan ortamların havasında bulunan alerjenler, evcil hayvanların dökülen eski derileri, hamamböceği ve diğer böcek haşere partikülleri, polen, bakteri ve küf gibi biyolojik maddeler içermektedir. Çok küçük parçacıklardan oluşan bu maddeler uçucu özelliğe sahip olup, hava yoluyla kolayca solunabilmektedir.” dedi.

Prof. Dr. Finn Rasmussen; “Bakımı Yapılmamış Klimalar Barındırdığı Pek Çok Mikrop Türü ile İnsan Sağlığını Tehdit Ediyor.”
Bakımı yapılmamış klimaların virüs, bakteri, mantar (küf) dahil olmak üzere birçok mikrop türünü barındırabildiğini kaydeden Prof. Dr. Finn Rasmussen, bu nedenle gelişebilen hastalıklar hakkında açıklamalarda bulundu;

“Nadir olarak görülmekle birlikte, kişilerde, solunan alerjen tozlar nedeniyle tüm akciğer dokusunu ve bronşları etkileyen bir enfeksiyon olan Hipersensitivite Pnömonisi gelişebilmekte, bu da hastanın hiç nefes alamamasına neden olabilmektedir. Binaların merkezi ısıtma/soğutma sistemlerinde hayatta kalabilen bir bakteri ise zaman zaman Lejyoner Hastalığı adı verilen zatürre salgınına yol açabilmektedir. Klimalar tarafından yayılan bu bakteri eş zamanlı olarak aynı ortamda bulunan birçok kişiyi olumsuz etkileyebilir. Evlerde kullanmakta olduğumuz çoğu klima türü, su soğutma sistemi bulunmadığından bakteri barındırmamaktadır. Ancak büyük binalarda ve ofislerde bulunan merkezi havalandırma sistemleri düzgün bakımı yapılmadığında kişiler için risk oluşturmaktadır.”

Yaptığı açıklamada, semptomları arasında üşüme, ateş, öksürük, yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı, kas ağrısı ve iştahsızlık olan Lejyoner hastalığına tanı koymanın zor olabileceğine değinen Prof. Dr. Finn Rasmussen, bu şikayetlerle gelen hastalara uygulanan tıbbi görüntüleme tetkikleri sonucunda sıklıkla zatürre teşhisi konduğunu, doğru tanı için tıbbi görüntüleme dışında, belirli kan tahlilleri ve fiziki muayenenin şart olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Finn Rasmussen; “Sıcak Havalarda Aracınıza Binmeden Önce Camları Açarak Havanın Sirküle Olmasını Sağlayın.”
Klimalardan salgılanan havanın, tahriş edici maddeler ile solunum yollarını ağırlaştırabilen ve iltihaplanmaya neden olabilen uçucu organik bileşikler gibi çeşitli gazlardan oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Finn Rasmussen, yaz mevsiminin iyice kendini hissettirdiği şu günlerde araç klimalarının da aynı derecede tehlikle içerdiğini kaydetti. Prof. Dr. Finn Rasmussen açıklamalarına şöyle devam etti; “Gölgede olsun ya da olmasın arabalar da aşırı sıcaklık nedeniyle ısınmakta ve özellikle bazı arabaların iç donanımlarında kullanılan malzemelerden sıcak hava nedeniyle salgılanan kimyasal gazlar, araç içine yayılmaktadır. Bu da astım alevlenmesi dahil kişilerde solunum sıkıntıları yaratmaktadır. Salgılanan bu gazlara maruziyeti azaltmak için araca binmeden önce camların açılarak içerideki hava sirkülasyonunun sağlanması tavsiye edilmektedir.”

Klimaların bakımı yapılmadığı takdirde yaratabileceği sağlık sorunlarının yanı sıra öte yandan günümüzde olmazsa olmaz bir gereksinim haline geldiğini söyleyen Prof. Dr. Finn Rasmussen, klimaların mevsimsel alerjisi bulunan kişilerde, açık havada bulunan polenlere karşı koruyucu özelliğe sahip olduğunu da belirtti.

Yetersiz Hava Kalitesi Astım Semptomlarında Artış Nedeni
Bakımı yapılmayan klimaların iklimlendirme sistemleri, yüksek toz ve polen konsantrasyonu içerebildiğinden, kişilerdeki astım semptomlarının kötüleşmesine neden olabilecek alerjenlerle temasa yol açacağını ifade eden Prof. Dr. Finn Rasmussen, ayrıca küf gibi biyolojik maddelerin, alerjik rinit veya diğer solunum problemleri olan bazı kişiler için yine rahatsız edici semptomlara neden olabileceğini belirtti.

“Astımı olan kişiler, klimaya maruz kaldıktan sonra sağlıkları etkilenebilir. Ayrıca, klimaya uzun süre maruz kalmak, kötüleşen astıma ve bu duruma bağlı akciğer enfeksiyonlarının gelişimine katkıda bulunabilir. Ayrıca soğuk hava, öksürme, hırıltı ve nefes darlığı gibi tipik astım semptomlarını tetikleyen faktörler arasındadır.” diyen Prof. Dr. Finn Rasmussen, bu nedenle, içeriğe bağlı olarak, klimanın, solunum yolu hastalıkları için faydalı veya zararlı olabileceğini kaydetti.

Tavsiyeler

  • Klimayı kontrollü kullanın
  • İç ve dış ortamlar arasındaki önemli sıcaklık farklarından kaçının
  • Mikroorganizmaların bulaşma riskini azaltmak için tüm klima sistemlerinin bakımının yapıldığından emin olun
  • Tesislerde kullanılan durgun suyu kontrol edin. Kullanmakta olduğunuz sistemlerde su kullanılması halinde, bu suyun düzenli olarak değiştirildiğinden emin olun
  • Kullandığınız sistemlerin filtrelerini düzenli olarak değiştirin veya temizleyin
  • Özellikle yaz mevsiminde yolculuk öncesi arabanızı iyice havalandırın