Dünya Kalp Günü
Eklenme Tarihi: 29 Eylül 2017, 11:25
Son Güncelleme Tarihi: 26 Kasım 2020, 12:00

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, Dünya Kalp Günü Nedeniyle Yaptığı Açıklamada Kalp ve Damar Hastalıklarının Günümüzde Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Başta Gelen Ölüm ve İş Görmezlik Nedenlerinden Olduğunu,  Bir Çok Avrupa Ülkesinde ise Orta ve İleri Yaş Grubunda En Önemli Ölüm Nedeni Olduğunu, Avrupa’da Kalp – Damar Hastalıkları Nedeniyle Ölümlerin % 30’unun 65 Yaş Altındaki Kişilerden Oluştuğunu, Dünya Sağlık Örgütü’ne Göre ise Kan Basıncı, Obezite, Kolesterol ve Sigara İçiminin Kontrolü ile Sıklığının Yarıya İndirilebileceğini, Bu Anlamda da Koruyucu Hekimliğin Kalp ve Damar Hastalıklarından Dolayı Oluşan Ölümlerin Azaltılmasında Önemli Role Sahip Olduğunu İfade Etti.

Risk Faktörleri
Kalp ve damar hastalıkları ile ilgili risk faktörlerinin yaş, cinsiyet, genetik ve değiştirilemez etkenler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, sigara, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, aşırı alkol kullanımı, oturgan yaşam, şişmanlık, kandaki yağ oranı, kan basıncı ve kan şekeri yüksekliğinin düzeltilebilir risk faktörleri arasına girdiğini, obetize, hipertansiyon ve sigara içiminin kalp ve damar hastalıkları ile ilgili savaşta ana hedef olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Hamza Duygu: “Son Yıllarda Yirmili veya Otuzlu Yaşlardaki Kişilerde Kalp - Damar Tıkanıklığına Daha Sık Rastlanmaktadır”
Günümüzde teknolojinin hızla ilerlemesinin getirdiği değişimler nedeniyle toplumun gün geçtikçe farklılaşan bir yaşam tarzını sürdüğünü söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, modern yaşamın getirdiği olanaklar nedeniyle insanların daha az hareket eder hale geldiğini belirtti.  Değişen yaşam tarzıyla birlikte insanların beslenme alışkanlıklarının da kötü yönde etkilendiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, beslenmenin daha çok hayvansal kaynaklı gıdalara dayanması, sebze ve meyvenin yeterince tüketilmemesi, aşırı yağlı, soslu, yüksek enerjili gıdalar tüketilmesi, fiziksel aktivite eksikliği ile birleştiğinde kalp damar hastalıklarına yakalanma riskinin arttığını belirtti.  Prof. Dr. Hamza Duygu şöyle devam etti: “Son yıllarda yirmili otuzlu yaşlarda da kalp damar tıkanıklıklarına günlük pratiğimizde daha sık rastlamaktayız. Bunun en önemli nedeni sigara alışkanlığıdır. Buna ek olarak fiziksel aktivitedeki azalma, kilo artışı, beslenmeye yeterince dikkat edilmemesi ve stres de katkıda bulunan faktörler olabilir. Toplumun giderek yerleşen batı tipi diyet ve fastfood alışkanlığı ile mücadele etmek bu hedeflere ulaşmak için gereklidir.”

Prof. Dr. Hamza Duygu: “Toplamda Tüketilen Enerjinin % 30’dan Azının Hayvansal Yağlardan Köken Alması Gerekmektedir”
Diyet alışkanlığının çocukluk yaşlarında başladığını söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, bu yaşlardan itibaren kişilere sağlıklı diyet alışkanlığının yerleştirilmesi ile toplumun kalp ve damar hastalığı riskinin azaltılabileceğini belirtti.  Aşırı kalori ve tuz tüketilmesinin önlenmesi, hayvansal yağların azaltılarak bitkisel yağların daha fazla tüketilmesi, taze sebze, meyve, liften zengin yiyecekler ve balığın daha çok  tercih edildiği bir diyetin benimsenmesi ile kalp ve damar hastalığı riskinin azalabileceğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu şöyle devam etti: “Zeytinyağı ve balık tüketiminin daha fazla olduğu bölgelerde kalp ve damar hastalıklarından ölüm daha az görülmektedir.  Toplamda tüketilen enerjinin % 30’dan azının hayvansal yağlardan köken alması gerekmektedir.”

Prof. Dr. Hamza Duygu: “Okullarda Öğrencilere Günde En Az 1 Saat Beden Eğitimi Yapma Olanağı Sağlanmalıdır”
Öncelik verilmesi gereken bir diğer konunun şeker hastalığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, şeker hastalığı sıklığındaki korkutucu artıştan sorumlu olan şişmanlığı önlemek için hareket etmeye özen gösterilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, bu mücadelenin toplum düzeyinde verilmesi gerektiğini belirtti.  Prof. Dr. Hamza Duygu şöyle devam etti: “Topluma bu bilinç eğitim yoluyla kazandırılmalıdır. İlk ve orta dereceli okullarda fiziksel aktivite ve beslenmeyle ilgili eğitimlere daha çok önem verilmelidir. Okullarda öğrencilerin günde 1 saat beden eğitimi yapma olanağı sağlanmalıdır. Erişkinlerin beden eğitimi yapabileceği merkezlerin sayısı ve kalitesinin arttırılması devletçe desteklenmelidir. Yerleşim alanlarında insanların güvenle yürüyüşlerinin sağlanabileceği parkurlar sağlanmalı ve var olanların kaliteleri yükseltilmelidir.  Haftanın beş günü günde en az 30 dakika süre ile yapılacak yürüyüş, koşu, jogging, step, yüzme gibi yarışmalı olmayan aerobik spor ve aktiviteler, kalp kasının oksijenlenmesini artırmasının yanı sıra kişinin ideal kilosuna ulaşmasına, kolesterol düzeyinin düşmesine, kan basıncının kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Bu durum ayrıca kişinin stres düzeyini de azaltır.”

Prof. Dr. Hamza Duygu: “Şişmanlık İle Mücadelede Medyaya Önemli Görevler Düşmektedir”
Şişmanlık ile mücadelede medyaya önemli görevlerin düştüğünü de söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, çikolata, gofret, bisküvi gibi atıştırma ürünlerinin televizyondaki reklamlarına sınır getirilmesi gerektiğini belirtti.  Ayni zamanda bu ürünlerin okullardaki satışına da kısmi kısıtlama getirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Hamza Duygu şöyle devam etti: “Abdominal obezitenin yani yağın göbek çevresinde toplanması, genel obeziteden daha zararlı olduğu kavramı halka ve hekimlere benimsetilmelidir.  Bel çevresinin ölçülmesi, hekimlerimizin kan basıncı gibi yaptığı rutin ölçümlerden biri olmalıdır.”


Prof. Dr. Hamza Duygu: “Sigaranın Bırakılması ile Kalp Damar Hastalıkları Riskinin Azaldığı Kanıtlanmıştır”
Düzenli olarak sigara içenlerin % 50’sinin sigara içimi ile ilişkili nedenlerden kaybedildiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, bu ölümlerin yaklaşık yarısının orta yaş grubunda görüldüğünü belirtti.  İçilen sigara miktarı ile kalp ve damar hastalıkları kanser ve solunum sistemi hastalıkları ile doğrudan ilişki olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, verilere göre sigara kullananların yaklaşık 20 yıl daha az yaşadığını belirtti.  Ayni şekilde pasif içicilikte de benzer risklerin beraberinde geldiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu şöyle devam etti: “Pasif içicilik de benzer riskleri getirmektedir.  Sigara kullanımının önlenebilmesinde ilk basamak eğitimdir.  Hedefler okullar, işyerleri ve sağlık kuruluşları olmalı, her aşamada yoğun çabalar harcanmalıdır.  Sigaranın bırakılması ile kalp damar hastalıkları riskinin azaldığı kanıtlanmıştır.  Sigaranın bırakılması sonrası kalp damar hastalıkları riski 10 yıl içinde azalarak hiç içmeyenler seviyesine inmektedir.  Kalp krizi geçirenlerde sigaranın bırakılması ile krizin tekrarlama riski yarı yarıya azalmaktadır.”

Kalp Damar Hastalıkları Olan veya Yüksek Risk Grubuna Dahil Edilen Bireylerde Tedavinin Ana Hedefleri Şu Şekilde Özetlenebilir;


  • Sigara dumanından uzak durunuz

  • Sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanılmalı

  • Her gün düzenli spor yapılmalı

  • Kilo almamaya dikkat edilmeli, ideal kilo korunmalı

  • Kan basıncının yükselmemesine özen gösterilmeli

  • Fazla tuzdan uzak durulmalı

  • Kötü huylu kolesterol yüksekliğine dikkat edilmeli

  • Kan şekeri kontrolü sağlanmalı

  • Günde ortalama 7 saat uyumaya dikkat edilmeli

  • Stresli yaşamdan uzak durulup, iyimser olmaya gayret edilmeli

  • Fazla alkol tüketiminden kaçınılmalı

  • Mümkün olduğunca kirli havanın olduğu yerlerden uzak durulmalı