Bir Gün Siz De Organ Nakline İhtiyaç Duyabilirsiniz!
Eklenme Tarihi: 11 Kasım 2017, 12:20
Son Güncelleme Tarihi: 27 Kasım 2020, 10:12

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Sevim Erkmen Organ Bağışının, Bir Kişinin Hayatta İken Serbest İradesi ile Tıbben Yaşamı Sona Erdikten Sonra Doku ve Organlarının, Organ Yetmezliği Olan Başka Hastaların Tedavisi için Kullanılmasına İzin Vermesi ve Belgelenmesi İşlemi Olduğunu İfade Ederek, Bir Gün Herkesin Organ Nakline İhtiyaç Duyabileceğini, Bu Nedenle Her Yıl Organ Bağışı Haftası Olarak Kabul Edilen 3-9 Kasım Haftasında, Organ Bağışı ile İlgili Farkındalığı Artırmak için Birçok Etkinlik Düzenlendiğini Söyledi.

Dr. Sevim Erkmen: “Ülkemizde Hücre, Doku ve Organ Nakli ile İlgili Yasal Süreç Tamamlanmış ve Böbrek Nakilleri Yapılmaya Başlanmıştır.”

Organ naklinin, vücutta görevini yapamayan bir organ yerine, canlı bir vericiden veya kadavradan alınan, sağlam ve ayni görevi üstlenecek bir organın nakledilme işlemi olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sevim Erkmen, organ naklinde alıcı ile vericinin uyum testlerinin belirlenip, en yüksek doku uyumunda cerrahi işlemin gerçekleştirildiğini belirtti.  Doku uyumunun yanı sıra verilen bağışıklık önleyici ilaçlarla organ nakli başarı şansının yükseldiğini de söyleyen Uzm. Dr. Sevim Erkmen, 18 yaş üzeri, akli dengesi yerinde olan herkesin organ bağışı yapabileceğini belirtti.  Uzm. Dr. Sevim Erkmen şöyle devam etti: “Bağış yapan kişiler organ bağış kartı sahibi olur.  Organ nakli, yalnız hastane ve yoğun bakım ortamında tıbben ölümü gerçekleşen insanlardan yapılabilir.  Ülkemizde hücre, doku ve organ nakli ile ilgili yasal süreç tamamlanmış ve böbrek nakilleri yapılmaya başlanmıştır.”

Geçmişten Günümüze Organ Bağışı
Organ bağışının tarihçesi hakkında bilgiler veren Uzm. Dr. Sevim Erkmen, ilk olarak milattan önce beşinci ve üçüncü yüzyıllar arasında gerçekleştirildiğini, on dokuzuncu yüzyılda deri, diş, lif ve yumurtalık naklinin denendiğini, fakat bu işlemlerin başarılı olamadığını belirtti.  Uzm. Dr. Sevim Erkmen şöyle devam etti: “1900’lü yılların başında Fransız Alexis Carrel iki ayrı birey arasında yapılan organ naklinde doku uyuşmazlığının ortaya çıktığını fark etmiştir.  Carrel organ nakillerinde başarı ile uygulanan damarların dikilmesi ile ilgili teknikleri geliştirmiş ve 1912 yılında Nobel ödülüne layık görülmüştür.  1942 yılında İngiliz sosyolog Petr Brian Madawar, vücudun reaksiyonunun bağışıklık sistemi ile ilgili olduğunu bulmuş ve bu tespiti ile 1960 yılında Barış ödülüne layık görülmüştür.  1944 yılında Hollandalı William Kolf tarafından, diyalizatör ismi verilen yapay böbrek isimli mekanik alet geliştirilmiş ve ilk başarılı böbrek transplantasyonu 1954 yılında Şikago’da, Joseph Murray tarafından yapılmıştır, bu olayda organ bağışını yapan kişi hastanın tek yumurta ikiziydi.  1958 yılında Jean Dausset, Paris’te Human Leucocyte Antijen-System’i buldu ve 1990 yılında Nobel Barış ödülüne layık görüldü.  1967 yılında Güney Afrika’da, dünyada büyük yankılar uyandıran kalp nakli ameliyatı Christian Barnard tarafından gerçekleştirildi.  Ayni yıl Thomas Starzl başarılı karaciğer nakli yaptı.  1968 yılında Harward Committe beyin ölümü tanımını yayınladı ve 1970’li yılların başında bağışıklık sistemine en etkili ilaç olan Ciklosporin elde edildi.”


Organ Bağışında Toplum Bilinci Önemli
Toplum bilincinin organ bağışında önemli rolü olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sevim Erkmen, bu amaçla çocukları ve gençleri ilkokuldan başlayarak organ bağışı ve bağışçısı olma konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gerektiğini ifade ederek şu açıklamalarda bulundu;  “Bu konuda yazılı ve görsel basına düşen görev ve sorumluluğun önemi tartışılmazdır.  Bizim veya ailemizden ve sevdiklerimizden birinin organ nakline ihtiyacı olduğu zaman onları yaşamak ve onları yaşatmak için her şeyi feda edebiliriz. Toplumumuz bu konuda çok hassas ve duyarlı olmalıdır.  Ülkemizde 3 – 9 Kasım Organ Nakli Haftası nedeni ile yapılmakta olan etkinlikleri, toplumun bilincini artırmak amacıyla yıl boyunca devam ettirmemiz gerekmektedir.  Gönüllü organ bağışçısı olalım.  Unutmayalım, bir gün hepimizin organ nakline ihtiyacı olabilir.”