Telefon: +90 (392) 223 64 64 | [email protected]

Türkiye Sadece Transit Ülke Değil, Üretici Ülke Sıfatı ile de Enerji Politikalarına Yön Verecek

Yakın Doğu Enstitüsü Araştırmacıları Karadeniz’de Bulunan Doğal Gaz Rezervini Değerlendirdi. Yakın Doğu Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıraklı ve Müdür Yardımcısı Dr. Erdi Şafak geçtiğimiz hafta Fatih sondaj gemisinin Karadeniz’de kefettiği 320 milyar metreküp doğalgaz rezervini ve buna bağlı olarak Doğu Akdeniz’de yaşanabilecek olası gelişmeleri değerlendirdi. Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Yakın Doğu Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıraklı ve Müdür Yardımcısı Dr. Erdi Şafak, Türkiye tarihinin en büyük doğalgaz keşfinin Karadeniz’de gerçekleştirildiğini dile getirerek, ilerleyen süreçte bölgesel dengeler anlamında önemli bir dönüşümün kapısının aralandığını kaydetti. Dr. Erdi Şafak: “Akdeniz’de de Deniz Yetki Alanları Sınırlarının Belirlenmesi Gerekiyor…” Bu süreçte önemli meselelerden birinin keşfedilen doğal gaz rezervinin en düşük maliyetle çıkartılıp, kullanıcılara ulaştırılabilmesi olduğunu vurgulayan Yakın Doğu Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Erdi Şafak, Karadeniz’de keşfedilen dogal gaz konusuna sadece Türkiye’nin gaz ihtiyacı açısından bakılmaması gerektiğini ifade etti. Dr. Şafak, “Meselenin bir diğer önemli boyutu keşfedilen rezervin Türk dış politikasına ve bölge siyasetine yansımasının ne olacağıdır. Karadeniz’e kıyıdaş olan ülkelerin sondaj faaliyetlerine tepkisi ve bölgede doğal gaz konusunda önemli bir aktör olan Rusya’nın Türkiye ile ilişkileri de ilerleyen süreçte yeniden şekillenecektir” dedi. Türkiye’nin Karadeniz’de keşfetmiş olduğu doğal gaz rezervinin Akdeniz’de yaşanan siyasi ya da uluslararası hukuk krizi gibi bir boyutu olmadığına da dikkat çeken Dr. Şafak, bununla birlikte keşfedilen doğal gaz rezervinin Doğu Akdeniz’de devam eden arama faaliyetleri ve ülkelerin bölge üzerindeki anlaşmazlıkları noktasında önemli gelişmeleri de beraberinde getirebileceğini söyledi. Dr. Erdi Şafak şu şekilde konuştu: “Lojistik anlamda Fatih sondaj gemisinin sondaj faaliyetlerine başlaması ile birlikte elde edilecek bilgi ve birikim Türkiye’nin Akdeniz’de olası bir rezerv keşfi durumunda daha pratik sonuçlar almasını sağlayacak. Doğu Akdeniz’de gerçekleştirilen arama faaliyetleri kapsamında en önemli mesele ise bölgede yer alan kıyıdaş ülkelerin Kıta Sahanlığı ya da MEB alanları üzerinde uzlaşamamasıdır. Karadeniz’de bu uzlaşmalar 1980’li yıllarda tamamlanmış, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da teyit edilmiştir. 1997’de Bulgaristan ile yapılan anlaşma ile de Karadeniz’de deniz yetki alanları kesin olarak belirlenmiştir. Ancak, Akdeniz gibi deniz yetki sınırları henüz belli olmayan bir bölgede keşfedilecek doğal gaz rezervinin işletilmesi konusu Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervinin işletilmesi gibi olmayacaktır. Bu nedenle bölge devletlerinin Karadeniz örneğinde olduğu gibi uluslararası hukukun temel ilkeleri olan eşit ve hakça paylaşım ilkelerine uygun bir şekilde, Akdeniz’de deniz yetki alanları sınırlarını belirlemeleri bu süreçle birlikte daha da önem kazanmıştır.” Yrd. Doç. Dr. Çıraklı: “Keşfedilen Gazın Doğu Akdeniz’e Yansımaları Olacak…” Karadeniz’de keşfedilen doğalgazın bölgesel enerji politikalarına yeni bir boyut kazandırdığına dikkat çeken Yakın Doğu Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Çıraklı da, Doğu Akdeniz’de gerilimin tırmandığı bir dönemde Türkiye’nin artık sadece transit ülke değil, üretici ülke sıfatı ile de enerji politikalarına yön vereceğinin sinyallerini verdiğini kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Çıraklı, Karadeniz’de olası yeni keşiflerin Doğu Akdeniz’de yürütülen çalışmalara da ivme katacağını belirterek, “Artık sadece arama değil üretim aşamasına geçiliyor. Bu diğer arama çalışmalarını da hızlandıracaktır” dedi. Doğu Akdeniz bağlamında Avrupa Birliği’nin Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerginliğin neresinde olduğunun da iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Çıraklı, krizin özellikle Almanya-Türkiye ilişkilerinde bir dinamizm yarattığını, Türkiye’nin üyelik sürecine henüz bir etkisi olmasa da Almanya’nın ilerleyen süreçte Türkiye lehine atması beklenen adımlarla AB-Türkiye arasındaki pragmatik ilişki anlayışını pekiştirebileceğini vurguladı. Almanya’nın 14 Ağustos’da gerçekleştirilen AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda diyalog yönünde koyduğu tavrın Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Fransa’ya karşı önemli bir mesaj niteliğinde olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Çıraklı, Almanya ile beraber diğer AB ülkelerinden alınacak destek ile yaşanan krizin aşılabileceğini vurguladı. Enerji konusunda da uzun vadeli planlamalarda Türkiye’nin vazgeçilmez bir ortak olarak algılandığını, Karadeniz’deki keşif ile bu algının daha da pekiştiğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Çıraklı, Türkiye-AB ilişkilerinin pragmatik meselelere yoğunlaşarak iş birliğini sürdürmelerinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Çıraklı, Almanya’nın Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın baskılarına rağmen ‘Türkiye ile diyaloğa devam’ mesajının ilerleyen süreçte daha etkin bir rol üstlenmesi durumunda gerek AB, gerek Türkiye tarafından doğru atılacak adımlarla Doğu Akdeniz’de yaşanan sorunların müzakere yolu ile aşılabileceği ve gerilimden üyeliğe doğru bir sürecin başlatılabileceğinin de mümkün olduğunu sözlerine ekledi.

Lisanüstü Programlar için İngilizce Yeterlilik Sınavı (NPT)

NPT sınavı gelen talepler üzerine akademik yıl boyunca farklı aralıklarla uygulanacak olan bir sınavdır. Sınav, sınav güvenliği açısından her defasında 10 kişilik grupları geçmeyecek şekilde uygulanacak, aşağıda belirtilen şekilde başvuru alınacaktır. Linkte verilen formu eksiksiz bir şekilde doldurup gönderdikten birkaç gün içerisinde sizlere sınav gününüz ve sınav detayları ile ilgili bir mail gönderilecektir. Sizlere olabildiğince hızlı ve doğru bilginin sağlanabilmesi için formu eksiksiz ve doğru doldurduğunuzdan emin olmanız gerekmektedir. Eksik ve anlaşılamayan bilgi ile doldurulmuş başvurulara geri dönüş yapılmayacaktır. NPT sınavı için herhangi ek bir ücret bulunmamaktadır. English Proficiency Exam Booklet (NPT) Lisanüstü Programlar için İngilizce Yeterlilik Sınavı (NPT)

Sıcak Havaların İnsan Psikolojisi Üzerindeki Etkileri

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Uzman Psikoloğu Tuğçe Denizgil Evre, Canlılar Üzerinde Stres Yaratan Etkenlerden Biri Olan Aşırı Sıcak Havaların, Nefes Alma ve Kalp Atım Hızında Artış gibi Bedende Meydana Getirdiği Değişimlerin, Panik Bozukluk Yaşayan Hastalarda Panik Atakları Tetikleme, Depresyonu Olan Hastalarda ise Stresi İkiye Katlayarak Keyifsizlik ve Mutsuzluk Durumları Yaratabilme gibi Etkileri Olduğunu Söyledi . “Stresi kabaca, organizmanın uyum kapasitesini etkileyen etmenlere ve yaşanılan değişime uyum sağlama tepkisi olarak tanımlayabiliriz.” diyen Tuğçe Denizgil Evre, bu bağlamda, artan sıcaklık ortalaması ile nemin beden üzerinde halsizlik, kalp çarpıntısı, ateş basması, yüksek tansiyon gibi istenmeyen sorunlara neden olmasının yanı sıra, insan psikolojisini de yakından etkilediğini bildirdi. Tuğçe Denizgil Evre; “Hava Sıcaklıklarındaki Artış Uyku Bozukluklarına Neden Olabiliyor.” Sıcak havalarda uyku problemlerinin de sıkça karşılaşılan sorunlardan biri olduğunu belirten Tuğçe Denizgil Evre, yetersiz uykunun, bitkin ve yorgun hissetme ile tahammülsüzlüğü de beraberinde getirebildiğini ifade etti. “Yaz aylarında yaşanan önemli psikiyatrik yakınmalardan biri de uykusuzluktur.” diyen Tuğçe Denizgil Evre şöyle devam etti; “Buradaki en önemli faktör ise uykusuzluğun bipolar hastalığının, aşırı neşeli, haraketli vb. manik dönemi tetikleyebilmesidir. Ayrıca uykusuzluk gün içerisinde huzursuzluk, sinirlilik, tahamül edememe ve gerginliğe de yol açabilmekte, bu da gerek duygusal, gerek sosyal, gerekse profesyonel ilişkilerde yıpranma ya da bozulmaya yol açabilmektedir.” Artan Sıcaklıklar Ruhsal Hastalıkları Tetikliyor Artan yaz sıcakları nedeniyle açık havada gerçekleştirilen aktivitelerin sekteye uğraması ya da azalmasının söz konusu olduğu durumlarda da kişilerde huzursuzluk halinin yaşanabileceğini söyleyen Tuğçe Denizgil Evre, bir diğer önemli sorunun ise dikkat gerektiren işleri sürdürmede yaşanan olumsuz etkilenmeler olduğunu belirtti. “Hava sıcaklığındaki artışlar özellikle ruhsal hastalıklar içinde en çok anksiyete bozukluklarına neden olabilmektedir.” diyen Tuğçe Denizgil Evre, nem oranındaki artışların ise panik bozukluğu olanlar için huzursuzluk hissi yarattığını, bu kişilerin atak geçirme sıklığının da bu bağlamda artabildiğini ifade etti. “Yaz ayları çoğu kişi için rahatlama, deniz ya da tatil demekken, aynı zamanda kişilerde öfke denetleme sorunlarının da artış gösterebileceği bir dönemdir.” diyen Tuğçe Denizgil Evre, yapılan araştırmaların, birçok toplumsal olayın yaz dönemine ya da sıcak havalara denk geldiğini, suç işleme oranlarında ise yine bu dönemde artış yaşandığını gösterdiğini bildirdi. Birçok kişinin tatile çıktığı zaman alkol ya da madde kullanımını artırabildiğini kaydeden Tuğçe Denizgil Evre, tatil döneminin, bağımlı kişiler ya da tedavi süreci devam eden hastalar için alkol ya da maddeye kolay ulaşmak açısından oldukça riskli olabileceğini söyledi. Hava Sıcaklıklarının Olumsuz Etkilerinden Korunmak için Öneriler Tuğçe Denizgil Evre, yaz mevsiminde sıvı tüketiminin yeterince olmadığı zamanlarda aşırı terleme nedeniyle vücut elektrolit dengesinin bozulabileceğini, halsizlik, yorgunluk, iştah kaybı, isteksizlik hissi yanında çabuk öfkelenme gibi davranışların artabileceğini söyleyerek şu önerilerde bulundu; “Yaşanabilecek olumsuz etkileri en aza indirgemek amacıyla yaz aylarında sıvı tüketimine daha çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Sıcak havalarda tercih edilecek rahat kıyafetler, vücudu daha konforlu hissettirip, stresi azaltabilir. Hissedilen sıcağın etkilerini azaltmak ve uyum sağlamak öncelikli hedefimiz olmalıdır. Sürekli negatif otomatik düşüncelere odaklanmak, yaşanılan stresi artıracağından, kişiler için temel amaç stresi kontrol etmek olmalıdır. Ayrıca akşam saatlerinde keyif alınabilecek zamanlar yaratılmalı, gün içinde sıcaklardan dolayı ket vumak zorunda kalınan aktiviteleri gerçekleştirmeye özen gösterilmelidir.”

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için, Sanatçı Alexey Utkin’e ait Eserlerden Oluşan “Kıbrıs Manzarası ve Muhtelifleri” ile Sanatçı Asgat Dinikeyev’e ait Eserlerden Oluşan “Zaman Şiiri” Adlı İki Ayrı Kişisel Resim Sergisi Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Sergi Salonunda Kurucu Rektör Dr. Suat Günsel’in Katılımıyla Açıldı

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen, Alexey Utkin ve Asgat Dinikeyev’e ait eserlerden oluşan iki ayrı kişisel resim sergisi Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Sergi Salonu’nda Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat İ. Günsel’in katılımıyla açıldı… Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, Tıp Fakültesi Sergi Salonu’nda gerçekleştirilen Alexey Utkin ve Asgat Dinikeyev’e ait eserlerden oluşan iki ayrı kişisel resim sergisi açılışına; Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat İ. Günsel, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, Dekanlar, Enstütü Müdürleri, Öğretim Üyeleri ve sanatçılar katıldı. Asgat Dinikiyev; “Bir çok güzel anları burada yaşayarak, bir çok anı biriktirdim” Sanatçı Asgat Dinikeyev açılışta yaptığı konuşmasında, Kurucu Rektör Dr. Suat İ. Günsel ve katılımcılara seslenerek; “Sayın Dr. Suat Günsel, konuklar, meslektaşlar; zaman ayırıp sergilerimize gelebildiğiniz ve bu anın mutluluğunu bizlerle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Çalıştaya katılmak için 20 günlüğüne geldiğim Kıbrıs’ta 7 ay kalmış olmaktan büyük mutluluk duydum. Bu süre zarfında burada bir çok güzel anlar yaşayarak, bir çok anı biriktirdim. Sayın Dr. Suat Günsel’e beni davet ederek benzersiz ve muhteşem Kıbrıs Modern Sanat Müzesi projesinin bir parçası olma fırsatı tanıdığı için şükranlarımı sunarım. Ayrıca, bu projede yer alan profesyonel ekibinize de teşekkürlerimi sunuyorum. Herkese sağlık, refah ve başarılar dilerim.” Dedi. Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ: “Bir Ülke Çeşitli Alanlarda Yetiştirdiği Sanatçıların Eserleri ile Tanınır ve Saygınlık Kazanır” Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ise, sanat bir toplumun ortak değerler yaratmasında en etkili yol olup aynı zamanda bir ülkenin tanıtılmasında en etkin en önemli ve en ilgi çekici araçlardan birisi olduğunun altını çizerek; “Bir ülke çeşitli alanlarda yetiştirdiği sanatçıların eserleri ile tanınır ve saygınlık kazanır” dedi. Prof. Dr. Şanlıdağ; “Kazakistan’ın çağdaş sanatçıları bütün sanat dallarında, kendi kültürlerinden yola çıkarak özgün eserler yaratabilme çabasındadırlar. Böylece bir taraftan ulusal bilincin gelişmesine katkıda bulunurken, diğer taraftan dünya sanat çevrelerine de özgün eserler sunarlar. Bugün de o sanatçıların sergisinde bir aradayız. Ulusal ve uluslararası birçok sergiye katılmış ve ülkesinde en güzel manzara resimleri çizen sanatçı Alexey Utkin’e ait 20 eserden oluşan “Kıbrıs Manzarası ve Muhtelifleri” adlı sergi ile Tataristan ve Kazakistan Devlet Sanatçısı unvanı sahibi ve bir çok ödüle sahip sanatçı Asgad Dinikiyev’e ait 20 eserden oluşan “Zaman Şiiri” adlı iki ayrı kişisel resim sergisinin açılışını gerçekleştiriyoruz. Her iki sanatçı da Üniversitemiz tarafından Gümüş Anahtar ödülüyle onurlandırılmışlardı. Şimdi ise Alasya ödülleri kapsamında Uluslararası Resim Sanatçılarına verilen Uluğ Beg ödülü takdim edilecek. Bu sergilerle birlikte Kıbrıs modern sanat müzesi projesi kapsamında düzenlenen sergi sayısı 356’ya ulaşıyor. Bu vesileyle Kıbrıs Modern Sanat Müzesi’ne yapmış oldukları katkılarıyla genelde tüm sanatçılarımıza bugün özelinde ise her iki sanatçımıza üniversitemiz adına teşekkür eder iyi seyirler dilerim” ifadelerini kullandı. Ödüller Takdim Edildi, Sergi Kurdelesi Kesildi Konuşmaların ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ sanatçı Alexey Utkin ile Asgad Dikiniyev’e Alasya ödülleri kapsamında Uluslararası Resim Sanatçılarına verilen Uluğ Beg ödüllerini takdim etti. Ardından sergi kurdeleleri kesildi. Sergiler 11 Eylül 2020 Cuma gününe kadar hafta içi saat 08.00-16.00 saatleri arasında Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Sergi Salonu’nda gezilebilecek.

Yakın Doğu Üniversitesi Pekin Üniversitesi Tarafından Online Düzenlenen “Global Smart Education 2020 Konferansı”nda Temsil Edildi

Yakın Doğu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü, Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi Eşbaşkanı Prof. Dr. Fahriye Altınay ile Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı, Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı ve Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi Eşbaşkanı Prof. Dr. Zehra Altınay, UNESCO ve Avrupa Komisyonu tarafından Pekin Üniversitesi’nde online düzenlenen Global Smart Education 2020 Konferansı’na davetli konuşmacı olarak katıldı. Bilişim teknolojileri ve uzaktan eğitim uygulamaları temalı düzenlenen ve akıllı ortamlar ile yapay zeka kullanımının vurgulandığı konferansta, Prof. Dr. Fahriye Altınay, açık veri kaynaklarının bütünleştirici eğitimde önemi konusunda merkezi ve Doğu Avrupa bölgesini temsilen bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Öğretmen yetiştirme, açık veri kaynaklarını kullanmada açık pedagoji algısının olgunlaştırılması konularına önem verilmesine dikkat çeken Prof. Dr. Altınay, dünyada yapılan bütünleştirici eğitim örnekleri ve stratejilerine değinerek açık veri kaynaklarının erişebilirlik ve uygunluk açısından değerlendirilecek mağdur gruplara eşitlik verilmesinin önemini vurguladı. UNESCO işbirliği ile engellilik üzerine pandemi döneminde dikkat edilmesi gereken kuralları kapsayan kılavuz kitabın yazılmasında da aktif rol alan Prof. Dr. Fahriye Altınay, dünyaya kitabın tanıtılmasında ve Yakın Doğu Üniversitesinin paydaş kurum olarak yer almasından duyduğu mutluluğu da konuşmasında dile getirdi. Söz konusu kitap, UNESCO katkıları ile Türkçeye çevrilerek açık veri kaynağı olarak paydaşların faydalanması için sunulacak. Geleceğin Eğitimi Konusunda Görüşlerini Aktardı… Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı ve Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi Eşbaşkanı Prof. Dr. Zehra Altınay ise, geleceğin eğitiminde fen bilimlerinin sosyal bilimlerine katkılarını, teknoloji destekli öğrenmenin ve politikalar geliştirmenin önemini vurguladı.

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için, Sanatçı Alexey Utkin’e ait eserlerden oluşan “Kıbrıs Manzarası ve Mutelifleri” ile Sanatçı Asgat Dinikeyev’e ait eserlerden oluşan “Zaman Şiiri” adlı iki ayrı kişisel resim sergisi Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi sergi salonunda 03 Eylül Perşembe günü açılacak

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi ev sahipliğinde gerçekleştirilecek, Alexey Utkin ve Asgat Dinikeyev’e ait eserlerden oluşan iki ayrı kişisel resim sergisi 03 Eylül 2020 Perşembe günü Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi sergi salonunda sanatseverlerle buluşacak. Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, Ulusal ve Uluslararası birçok sergiye katılmış olan sanatçı Alexey Utkin’e ait 20 eserden oluşan “Kıbrıs Manzarası ve Muhtelifleri” adlı sergi ile yine sanatçı Asgat Dikineyev’e ait 20 eserden oluşan “Zaman şiiri” adlı iki ayrı kişisel resim sergisi Tıp Fakülseti sergi salonunda saat 09.30’da açılacak. Alexey Utkin kimdir? 1949 yılında Rusya’da dünyaya gelen sanatçı, 1969 yılında Almatı’daki sağır çocukların eğitim aldığı 1 Numaralı yatılı okuldan, ardından 1985 yılında Kazak Ulusal Sanat Akademisi’nden mezun oldu.1999 yılından itibaren Kazakistan Cumhuriyeti Sanatçılar Birliği üyesidir. Çok sayıda ulusal ve uluslararası sergiye katıldı. Bunlardan bazıları; 1989-“RIVIERA DEL CONERO “Uluslararası Karikatür Sanat Sergisine katıldığı için katılım sertifikasını aldı, İtalya. 2000- Uluslararası sağır sanatçılarının sanat sergisi. Roma, İtalya. 2002- Uluslararası Sanat Festivali “Tanrı Umay 2002”, Almatı; Uluslararası Sanat Festivali “Sağırların Yolu-2”, ABD, Washington. 2010- “Astana’yı Keşfetmek” grafik kişisel sanat sergisi, Kulanshi Modern Sanat Merkezi. 2013- Sağır sanatçılarının uluslararası sanat sergisi “Ruh tarafından duyulan dünya”, St.Petersburg, Rusya 2016- Kazakistan Cumhuriyeti’nin Bağımsızlığının 25. yıldönümünde düzenlenen kişisel sanat sergisi “Benim aşkım Almatı”, A. Kasteyev Devlet Sanat Müzesi, Almatı. 2019- Güzel sanatlara katkı madalyası, Kazakistan Cumhuriyeti Sanatçılar Birliği, Almatı. Resmin benzersizliği ve samimiyeti için Avrasya Uluslararası Ödülü’ne aday gösterildi.. Asgat Dinikeyev kimdir? 1942 yılında Başkurdistan Cumhuriyeti’nde dünyaya geldi. 1968 yılında Ufa Sanat Koleji’nin resim bölümünden mezun oldu. Bölgesel, ulusal ve uluslararası bir çok sanat sergilerine katıldı.. Kazakistan Cumhuriyeti Sanatçılar Birliği üyesi olup, Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı,. Tataristan Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı ünvanını almış. Kazakistan Cumhuriyeti Sanat Akademisi üyesidir.

Sanatçı Lidiya Drozdova, Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için yağlı boya tekniğiyle Türk Hamamlarını Resmetti

Sanatçı Lidiya Drozdova, Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için yağlı boya tekniğiyle “Türk Hamamları”’nı 200 x 300 cm, 210 x 400 cm ve en büyüğü olan 300 x 600 cm olarak resmetti. Çeşitli Irklardan Kadınların Hamamdaki Figürlerini Tuvale Yansıtıldı Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, sanatçı Lidiya Drozdova, Kıbrıs Sanat Müzesi için resmettiği “Türk Hamamları” adlı eserlerinde renklerin tonlaması, kontrast, perspektif ve derinlik, bir bütün halinde yağlı boya tekniği ve oryantalist bir bakış açısıyla, kadınların hamamdaki figürlerini tuvale yansıtmıştır. Drozdova, çalışmalarında ünlü Fransız sanatçı D. Ingres’in neoklasik tarzını da hatırlatmaktadır. Bu eserlerde kadınlar arasında hamamda düzenlenen eğlenceler, hamamların yıkanma bölümündeki mimari özellikler ve hamamlarda kullanılan geleneksel eşyalar birlikte tasvir edilmiştir. Sanatçı eserlerinde çeşitli ırklardan kadınları birlikte resmederek eşitlik ve hoşgörüyü de göstermek istemiştir. ‘Yıkanma, Şifa Bulma, Arınma Ve Sosyalleşme Yeri’ Önceleri sadece temizlenme, yıkanma ihtiyaçlarına cevap veren hamamlar, tarihte daha sonraları sosyal yaşantının bir parçası olmuş, evlerde banyoların gelişmesinden önce temizlenme ve arınmanın yanısıra sosyalleşme amacıyla da kullanılan merkezler olmuşlardır. En kısa tanımı ile hamam, ‘yıkanma, şifa bulma ve arınma yeri’ olarak tanımlanabilir. Yıkanmanın önemi, hastalıkları önlemek ve tedavi bulmak amacı ile İlk Çağlardan beri bilinmektedir. MÖ. IV. yüzyılda bedeni terbiye ve hastalıkların tedavisi için kullanılan yer olarak hamamların bulunduğu bilinmektedir. Hamamlar değişik dönemlerde toplumların dini inançları doğrultusunda mimari olarak şekillenmiş ve sosyal yaşantının parçası haline gelmiştir. Ancak, gerçek mimari karakterini Roma çağında bulmuştur. Tarihte sanat ve mimari bakımdan büyük öneme sahip olan hamamlar, kültür tarihi açısından da önemlidir. Kubbe ve bazı diğer mimari özellikleri ile camileri andırmaktadır. İç tasarımları ve mimarı ögeleri itibariyle, oldukça sade yapıda olanlarının yanısıra, muhteşem ve görkemli tasarlanmış, inşa edilmiş olanları da mevcuttur. Ülkemizde hem Osmanlı öncesi hem de Osmanlı dönemine bakıldığı zaman pek çok şehrimizde sayısız hamam kalıntısına ve binasına rastlanmaktadır. Günümüzde de adamızda faal olan tarihi hamamlar bulunmaktadır. Hamamlar, konuşma ve yazışma dilinden edebiyata ve günlük hayata kadar her açıdan Osmanlı kültüründe ağırlıklı bir yere sahiptir. Kültürümüzde kadınlar ve erkekler yıkanmak için hamama giderler. Kadınların sosyalleştiği yerler olmaları açısından önemlidir. Önceleri sadece temizlik, şifa bulmak için gidilen yerler olarak kullanılan hamamlar tarih içerisinde özel günlerin kutlandığı yerler olarak kültürümüzde yer almaktadır. Hamam ziyaretleri zamanla temizlik amacının yanında, yiyecek malzemelerinin de getirildiği, dostların, müzisyenlerin, dansözlerin davet edildiği eğlencelerin yapıldığı yerler halini aldı. Günümüzde hala devam eden kadınlar için ‘gelin hamamı’, ‘loğusa hamamı’, ‘bebeğin kırk hamamı’, ‘asker hamamı’ ve ‘bayram hamamı’ gelenekleri korunmakta ve aynı şekilde uygulanmaktadır. Lidiya Drozdova Kimdir? Sanatçı Drozdova, Kazakistan Tasarımcılar Birliği üyeliğinin yanısıra Sanat Akademisi sorumlu üyesidir. Sanatçı ayrıca; Fransız “Mondial Art” akademisi, Gürcistan Sanatçılar Birliği ve Londra Avrasya Yaratıcı Derneği üyesidir. 2018 yılında Letonya’daki Kazakistan Büyükelçiliği’nde kişisel sergisini açtı. Kazakistan’daki Letonya Kültür ve Sanat resmi yetkili temsilcisidir. 12 kişisel ve 55 karma sergide eserleri yer aldı. Eserleri Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerindeki müzelerin yanı sıra; Kazakistan, Almanya, Beyaz Rusya, İran, Çek Cumhuriyeti, Kore, Letonya, Japonya, Rusya ve Tayland’da birçok özel koleksiyonda eserleri yer almaktadır.

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi, Kıbrıs Araba Müzesi, Günsel Sanat Müzesi ile Herbaryum Müzesi’ne Ücretsiz Girişler Eylül Ayı Sonuna Kadar Uzatıldı

Yakın Doğu Üniversitesi kampüsü Müzeler Bölgesinde kurulan ve Ağustos ayı sonuna kadar ücretsiz ziyarete açık olan Kıbrıs Modern Sanat Müzesi, Kıbrıs Araba Müzesi, Kıbrıs Herbaryum ve Doğa Tarihi Müzesi ile Dereboyu’nda yer alan Günsel Sanat Müzesi’nin Eylül ayı sonuna kadar ücretsiz gezilebileceği duyuruldu. Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk modern sanat müzesi ve tek araba müzesi olma özelliği taşıyan Kıbrıs Modern Sanat Müzesi ile Kıbrıs Araba Müzesi’nin yanısıra Kıbrıs Herbaryum ve Doğa Tarihi Müzesi ile Dereboyu’nda bulunan Günsel Sanat Müzesi’nin Eylül ayı sonuna kadar hafta içi 10.00-13.00 saatleri arasında ücretsiz gezilebileceği kaydedildi. Gözalıcı Eserler Sergileniyor… Kıbrıs Araba Müzesi karşısında yer alan Kıbrıs Modern Sanat Müzesi açıldığı günden itibaren farklı ülkelerden sanatçıların sergisine ev sahipliği yapıyor. Akrilik, yağlı boya, sprey boya, air brush, karışık teknik ile çizim tekniklerinden oluşan tablolar ve resimlerin yer aldığı müzede, ahşap-tahta oyma, mermer-seramik heykel, kil şekillendirme, metal heykel ve el yapımı av bıçağı yapım aşamaları da sergileniyor. Özellikle müze girişinin tavanına Türki Devletlere ait tarihsel ve kültürel detayların anlatıldığı akrilik el yapımı görsel de dikkatleri çekiyor. Modern Eserlerden Oluşan Bir Koleksiyon… Ülkemizin yerli ve milli otomobili “GÜNSEL” adına kurulan, Dereboyu’nda “GÜNSEL Tanıtım Ofisi” ile aynı mekanı paylaşan Günsel Sanat Müzesi’nde ise, yağlı boya ve akrilik resimler, özgün baskı, gravür, linolyum, serigrafi, litografi, ağaç baskı resimler ayrıca heykel ve seramik eserler yer alıyor. Klasik ve Spor Arabalar Göz Kamaştırıyor… Kıbrıs’ın ilk ve tek araba müzesi olma özelliği ile ön plana çıkan, içerisinde 19. 20. ve 21. yüzyıla ait arabaların sergilendiği ve özellikle öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği Kıbrıs Araba Müzesi’nde, sergilenen klasik ve spor tarzda onlarca çeşit araba ziyaretçilerin gözlerini kamaştırıyor. Otomobil dünyasının demirbaşları olan Mercedes, Ford, BMW, gibi markaların ilk modellerinden günümüze kadarki yolculuklarını izlemek mümkünün olduğu müzede, Dünyada ilk üretilen ve ilk üretilenlerin son kalan yegane örneklerini bünyesinde barındırıyor. 1899 Model Crestmobil, 1903 model Wolseley ve 1909 model Buick gibi klasik araçların yanında 300 km hız sınırını aşmış Jaguar, Lamborghini Murcielago Roadster, Dodge Viper SRT10 Final Edition gibi efsane olmuş pek çok spor arabanın dikkatleri çektiği müzede maket araba koleksiyonu da ilgi görüyor. 20 Binden Fazla Bitki ve Canlı Örneği… Kıbrıs’ta mevcut olan 1500-1600 arası bitki türünün 11 bin farklı çeşit bitki örneği, mantar çeşitleri, böcek türleri, çeşitli sürüngen türleri, deniz canlıları ve Kıbrıs jeolojisi ile ilgili materyallerin Herbaryum ve Doğa Tarihi Müzesi’ni ziyaret için +90 392 680 20 00 dahili 5135 No’lu telefondan randevu alınması gerekiyor. Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi binasında bulunan ve Kıbrıs’a özgü 140, Kuzey Kıbrıs’a özgü Beşparmak Dağları’nda yetişen 19 çeşit bitki türünün de yer aldığı müzede; 3 farklı gruba ait 106 çeşit mantar grubu, 250 su yosunu, 23 sürüngen canlı türü örneği, farklı taksonomik takımlara ait olan böcek koleksiyonları ile Beşparmak sıradağlarının 250 milyon yıllık kireç taşları, 220 milyonluk fosilleşmiş ağaçlarından örnekler de yer alıyor.
tercih robotu