Yakın Doğu Üniversitesi NERITA “Krizde İnovasyon ve Pandemi Sonrası Girişimcilik” Çalıştayında Sektörleri Bir Araya Getirdi…

Yakın Doğu Üniversitesi Teknoloji Girişimi NERITA COVID-19 pandemi sonrası değişecek yenidünya düzeninde doğru konuşlanmak, ulusal ve uluslararası değişimin olumlu yanlarını ve fırsatlarını belirlemek ve Kıbrıs’ta yeni ve kritik önemli girişimcilik ekosisteminin çalışma prensiplerinin belirlenmesi için bir yol haritası oluşturmak amacıyla “Krizde İnovasyon ve Pandemi Sonrası Girişimcilik” konulu çalıştay düzenledi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önemli sektörlerinden olan akademi, kamu, sivil toplum Kuruluşları, sanayi ve özel sektör olmak üzere 22 katılımcının bir araya geldiği çalıştayda, kriz esnasında Kıbrıs’ta ortaya çıkan bazı inovatif ürünlere, değişen dünyada olası sorunlar ve çözümlerine değinildi. Öz kaynaklarla ve ada özelinde kritik kütle oluşturmak için farklı öneriler tartışıldı. Eğitim, turizm, bilişim, enerji, imalat, hizmet gibi sektörler için kilit taşları ve yapıcı süreçler ele alındı. Dijital dönüşüm, telekomünikasyon omurgası, market ve gıda hizmetleri, lojistik açısından alt bileşenler ve yapılabilecekler saptandı. Adanın dünya ve özellikle Doğu Akdeniz için model ada ve çözüm ihraç eden yer ve örnek toplum olarak anılması için atılacak adımlar ifade edildi. Adanın ve tüm alt süreçlerin marka ve içerik anlatısının dijital dünya üzerinden yapılabileceği koşullar tartışıldı. Sonuçlar Kamuoyu ile Paylaşılacak… Pandemi sürecinde en çok etkilenen sektörler, sorunlar ve çözüm önerileri üzerine fikir alışverişinde bulunarak, olası çözümler ve neler yapılabileceği konusunda tartışmalar yapılan çalıştayın sonuçlarının bir rapor haline getirilerek tüm kamuoyuna sunulacak. Toplantıya Katılan Sektörler… Yaklaşık iki saat süren çalıştaya; Market ve gıda sektörü, Ticaret Odası, Innovia, Telsim Vodafone, Kyanit Parke , Dorana Turizm, Bilişim Derneği, Kıbrıs Türk Sanayi Odası, İntergaz, İnovatif Girişimcilik Projesi, YAGA, KOBİGEM, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencileri, Yakın Doğu Televizyonu, Girne Gençlik Gelişim Merkezi, CyprusInno ve NERITA’dan temsilciler katıldı. Youtube Kanalında İzlenebiliyor… Yakın Doğu TV işbirliği ile Youtube üzerinden gerçekleştirilen Kriz, İnovasyon ve Gelecek isimli canlı yayın https://www.youtube.com/watch?v=hssClElSBsw bağlantısından izlenebiliyor. Fikirler NERITA ile Paylaşılabiliyor… Yakın Doğu Üniversitesi NERITA, Kıbrıs’ta yeni ve kritik önemli girişimcilik eko sisteminin çalışma prensiplerinin belirlenmesi için yürütülecek çalışmalarla ilgili fikir paylaşımı, çözümlerin parçası ve paydaş olmak isteyenler için de açık davette bulunarak, [email protected], www.nerita.org, https://www.facebook.com/neritaorg/, https://twitter.com/neritaorg, Instagram / neritaorg üzerinden iletişim sağlanabileceğini kaydetti.

Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Elemanı ve Sanatçı Dr. Aysel Mirkasimova, Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için, Korona Virüs Salgınına Karşı Verilen Mücadeleye Dikkat Çekerek ‘Dilek’, ‘Zen’ ve ‘Filiz’ Adını Verdiği Eserleri Sanatseverlerle Paylaştı

Dünya genelinde yeni tip korona virüsün (Kovid-19) yayılması ile birlikte sanatçılar da salgına dikkat çekmek ve mücadeleye farklı bir bakış açısıyla destek vermek için resmetmeyi sürdürüyor. Bu bağlamda sanatçı ve akademisyen Dr.Mirkasimova, akrilik ve yağlı boya tekniği kullanarak eserlerinde pozitif mesajlar vererek, inançlı olmayı ve yeni bir hayatın başlangıcını anlatmaya çalıştı. Dilek, Zen ve Filiz adlı eserler sanatseverlerle buluşuyor Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre sanatçı Dr.Aysel Mirkasimova, yüz binlerce ölüme sebep olan korona virüs salgınına dikkat çekmek üzere ortaya çıkardığı eserleri hakkında şunları söyledi; “Yaptığım çalışmalarda pozitif mesajlar vermek istedim. Ne olursa olsun hayallerimizden vazgeçmemek adına ortaya çıkardığım esere “Dilek”, dengede kalmamız gerektiği tasvire “Zen” ve tüm olumsuzluklar sonunda her şeyin bitiyor oluşuna “Filiz” adını vererek, yeniden daha da güçlenip hayata dönüyor oluşumuzu anlatmaya çalıştım” ifadelerini kullandı. Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için hergün ayrı bir sanatçı tarafından, farklı teknikler kullanılarak ortaya çıkarılan eserler paylaşılmaya devam edecek. Aysel Mirkasimova Kimdir? 01 Aralık 1973 tarihinde Azerbaycan, Bakü’de doğdu. .1988 yılında A.Azimzadeh Güzel Sanatlar Kolejine girdi ve 1992 yılında resim öğretmeni olarak mezun oldu. 1992 yılında Azerbaycan Devlet Kültür ve Sanat Üniversitesi Moda Tekstil Bölümüne girdi ve 1996 yılında lisans eğitiminden mezun oldu. Aynı Üniversiteden yüksek lisans eğitimini 1998 yılında tamamladı.2007 yılında Azerbaycan Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde ‘’ Azerbaycan Yağlıboya Sanatında Portre’’ adlı teziyle doktorasını tamamladı. 2004 yılından itibaren Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar bölümünde devam etmektedir. 2007 yılından bugüne Azerbaycan Ressamlık Vakfının üyesidir. Birçok ulusal ve uluslararası sanatsal sergi ve projelere katıldı. Resmi koleksiyonlarda çalışmaları yer almaktadır.

Erkeklerde En Çok Prostat Kanseri Görülüyor

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Ulvi Önder, Erkekler Arasında En Sık Görülen Kanser Türü Olan Prostat Kanserinin (PCa-ProstateCancer) Tek Bir Nedene Bağlı Olmadığına ve Kanser Gelişiminde Çeşitli Risk Faktörlerinin Bulunduğuna Dikkat Çekti. Prof. Dr. Önder, Birinci Derece Akrabalardan 2 Kişide Prostat Kanseri Bulunan Kişilerin Kanser Riskinin 5,1 Kat Arttığını İfade Etti. Birinci Derece Akrabalardan 2 Kişide Pca Bulunan Kişilerde Risk 5,1 Kat Artıyor… Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Ulvi Önder,epidemiyolojik çalışmaların, prostat kanserinin hem ailevi hem de genetik özelliğe sahip olduğunu gösterdiğini, kabaca babasında PCa olan bir kişide prostat kanserine yakalanma riskinin 2,2 kat, kardeşinde olanlarda3,4 kat ve birinci derece akrabalarından 2 kişide bulunanlarda ise bu riskin 5,1 kat arttığını söyledi. Doymamış Yağların Fazla Tüketimi Prostat Kanserine Yakalanma Riskini Artırıyor… Prof. Dr. Ali Ulvi Önder “Prostat kanseri erkekler arasında en sık görülen kanserdir. Önemli risk faktörlerinden biri de yağ tüketimidir. Doymamış yağların fazla tüketimi ve obezite hem prostat kanserine yakalanma hem de kötü huylu kanser gelişimi riskini artırmaktadır. Ayrıca sigara, kırmızı et ve hayvansal yağ tüketimi PCa riskini artırırken lycopene (domates, diğer kırmızı sebze ve meyveler), selenyum (tahıl, balık, et-kümes hayvan eti, yumurta, süt ürünleri), omega-3 yağ asitleri (balık), D ve E vitamininin prostat kanseri riskini azaltıcı etkisi vardır” dedi. İdrar Yapma Zorluğu, İdrar Yaparken Yanma, Sık İdrara Gitme, Gece İdrara Kalkma, İdrar Kaçırma, Çatallanma, İdrar Tutma Zorluğunuz Varsa Mutlaka Hekiminize Danışın… PCa’nın idrar yolunda meydana getirdiği tıkanıklığın derecesine göre hastada idrar yapma zorluğu, idrar yaparken yanma, sık idrara gitme, gece idrara kalkma, idrar kaçırma, çatallanma, idrar tutma zorluğu gibi yakınmalara neden olduğunu anlatan Prof. Dr. Ali Ulvi Önder, “İleri evre ya da metastatikPCa varlığında, hastalığın tutulduğu bölgeye göre özellikle bel kemiklerinde ağrı hastanın ilk yakınması olabilir” dedi. Prostat Kanserinin Kesin Tanısı Prostat Biyopsisi ile Konabilir… Prostat kanserinin kesin tanısının, prostat biyopsisinden elde edilen dokunun patolojik incelemesi ile konduğunu anlatan Prof. Dr. Önder, “biyopsi kararı için en önemli belirleyiciler prostatın parmakla makattan yapılan muayenesi (DRE-DigitalRectalExamination) ve kanda bakılan PSA (ProstateSpecificAntigen) testidir” şeklinde konuştu. Ailesinde Pca Öyküsü Olan Kişiler 40, Olmayanlar ise 50 Yaşından İtibaren PSA Testi Yaptırmalıdır… PCa’nın erkekler arasında en sık görülen kanser türü olması ve yaş arttıkça görülme sıklığının artması nedeni ile belirli yaştan sonra erkeklerin PCa konusunda periyodik kontrollerinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Önder “ailesinde PCa öyküsü olan kişilerin 40, olmayanların ise 50 yaşından itibaren PSA testi ve DRE ile kontrolleri önerilmektedir. Bu basit ve ucuz kanser tarama şeklidir. Hasta, hiçbir yakınması olmasa bile prostatında kanser barındırabilir” şeklinde konuştu. Evreleme için Bilgisayarlı Tomografi veya MRI, Tüm Vücut Kemik Sintigrafisi ya daPET gibi Çeşitli Görüntüleme Yöntemlerinden de Yararlanılır… Prof. Dr. Ali Ulvi Önder, “Günümüzde prostat biyopsisinde standart uygulama makattan ultrason (TRUS – transrectalultrasound) yardımı ile yapılan biyopsidir. Bu uygulamada ultrason ile prostat görüntülenir ve biyopsi işlemi özel iğne ve tabanca yardımı ile sistematik olarak gerçekleştirilir. Genel olarak toplam 8-12 adet biyopsi alınır ve patolojik inceleme için laboratuvara gönderilir. Biyopsi işlemi anestezisiz ya da tercihan lokal anestezi altında yapılır. Biyopsi sonucu PCa tanısı konursa tedavi kararı verebilmek için hastalığın evresi belirlenir. Evreleme için bilgisayarlı tomografi veya MRI, tüm vücut kemik sintigrafisi ya da PET gibi çeşitli görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır” dedi. Prostat Kanserinde 3 Ana Evre Vardır… Prof. Dr. Ali Ulvi Önder “Tüm kanser hastalıklarında olduğu gibi prostat kanserinin tedavisi de hastalığın evresine göre yapılır. Prostat kanseri evresini kabaca 3 ana gruba ayırabiliriz. Organa sınırlı hastalık, lokal ileri evre ve ileri evre. PCa tedavi kararı hastalığın evresi, biyopsi verileri, hastanın sağlık durumu, hasta yaşı gibi faktörlere bağlıdır” diye konuştu. Evrelere Göre Standart Tedavi Seçenekleri; İzlem, Aktif İzlem, Işın Tedavisi, Ameliyat… Prof. Dr. Ali Ulvi Önder “Evrelere göre standart tedavi seçeneklerini şu şekilde sıralayabiliriz. Organa sınırlı hastalıkta; a) İzlem: Herhangi bir tedavi uygulanmaksızın hastanın izlenmesi. Genel olarak düşük ilerleme potansiyeline sahip, daha ileri yaştaki hastalara uygulanır. b) Aktif İzlem: Düşük ilerleme potansiyeli, düşük PSA değeri olan ve biyopsisinde 1 ya da en fazla 2 parçada kanser saptanan hastalarda belirli bir süre sonra tekrar biyopsi yapmak koşulu ile uygulanabilir. c) Işın Tedavisi: Prostatın dışarıdan ya da içine radyoaktif çekirdekler yerleştirerek tümörün etkisiz hale getirilmesidir. d) Ameliyat: Prostat kanseri ameliyatı prostatın tümünün meni kesesi ve meni kanalı son kısmı ile birlikte çıkarılmasıdır. BPH nedeniyle yapılan ameliyattan çok farklı bir uygulamadır. Açık ya da kapalı yapılabilir. Kapalı ameliyat laparoskopik yöntemdir ve standart veya robot yardımlı laparoskopik prostatektomi olmak üzere 2 seçeneği vardır. Radyoterapi, açık ameliyat, standart laparoskopik ve robot yardımlı laparoskopik prostatektomi tedavilerinin onkolojik sonuçları birbirleri ile benzerdir, ancak her bir yöntemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır” dedi. Lokal İleri Hastalıkta Tedavi Seçenekleri Cerrahi ve Radyoterapidir… Lokal ileri hastalıkta tedavi seçeneklerinin cerrahi ve radyoterapi olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Ulvi Önder “Radyoterapi ve cerrahi uygulamaları organa sınırlı hastalıktaki gibidir ancak hastalığın yineleme riski yüksek olduğu için genellik bu evrede kombine tedaviler uygulamak gerekebilir. Radyoterapi ile birlikte ya da öncesi hormonal tedavi, cerrahi öncesi ve/veya sonrası hormonal tedavi ya da cerrahi sonrası radyoterapi tedavi seçenekleri olabilir” diye konuştu. Prof. Dr. Önder “İleri evre hastalıkta standart tedavi seçeneği hormonal tedavidir. Hormonal tedavi erkeklik hormonu testosteronun etkisini engelleyen, bu nedenle prostatın normal ve kanser hücrelerinin gelişimini engelleyerek etki eden, iğne ya da hap şeklinde uygulanan ilaçlardır. Sistemik kemoterapi gibi ciddi yan etkileri yoktur” dedi. Prostat Kanseri ile İlgili Tüm Tanı ve Evreleme Yöntemleri ile Tedavileri Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde Başarı ile Gerçekleştiriliyor… Prof. Dr. Ali Ulvi Önder son olarak, prostat kanseri ile ilgili tüm tanı ve evreleme yöntemlerinin yanısıra, tüm tedavi seçeneklerinin Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde başarı ile uygulandığını söyledi.

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için Heykel Sanatçısı Nurlan Kebek Uulu, Koronavirüs Günlerinde İnsan ile Doğanın Uyum İçinde Yaşamasını Tasvir Ederek “Av Sahnesi” Adlı Eserini Sanatseverlerle Paylaştı

Dünya genelinde yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yayılması ile birlikte resim, seramik, baskı resim sanatçılarının yanı sıra salgın ile mücadeleye heykel sanatçıları da destek vermeyi sürdürüyor. Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre heykel sanatçısı Nurlan Kebek Uulu, ortaya çıkardığı “Av Sahnesi” adlı heykelinde, bazı noktalara dikkat çekmek isteyerek; İnsan ile doğanın uyum içinde yaşaması, faunaya karşı saygı, gelecek kuşakları kurtarmak için bir fedakarlık gibi noktaları vurgulamaya çalıştı. Sanatçı, heykelin eskimiş görünüşü ile; temel bilgilere geri çağrı, köklerine geri dönmek, eylemlerinden ve sonuçlarından sorumlu olunması, etrafımızdaki çevreye kibar davranılmasını anlatmıştır. Sanatçı Nurlan Kebek Uulu bunları günümüzün en önemli noktaları olarak ifade ediyor. Kıbrıs Modern Sanat Müzesi tarafından yapılan açıklamada hergün ayrı bir sanatçının farklı bir eserini, koronavirüse karşı verilen mücadeleyi değişik bakış açılarıyla paylaşmaya devam edileceği bildirildi. Nurlan Kebek Uulu Kimdir? 14 Eylül’de Kırgızistan’da doğdu. 1996 yılında 14№ sanat okulunda okudu. 2001 yılında Kırgızistan Cumhuriyeti Ulusal Sanat Akademisi’nden heykel bölümünden mezun oldu. 2007 yılından beri Kırgızistan Cumhuriyeti Sanatçılar Birliği üyesidir. 1997’den beri ulusal ve uluslararası heykel sergilerine ve sempozyumlara katılmaktadır. Çeşitli heykellerin ve anıtların sanatçısıdır: 1999 – “Efsane”, taş, dolomit. Bişkek şehrinde dikilidir. 2004 – “Annelik”, bronz, çelik. 2000 – Oş şehrinde dikilen dolomit taştan yapılan “Yuva”adlı çalışması. 2001 – heykel “Dolon Khan” taş, kireç taşı 2008 – bronzdan “Süvari” çalışması. 2009 – bronzdan “Uyanış” çalışması. 2014 – bronzdan “C. Aitmatov Anıtı” çalışması.

Sanatçı Jyldyzbek Moldakhmatov, Kovid 19’ile Mücadeleyi Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için Tuvale Yansıttı

Dünya genelinde yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yayılması, sanatçılar üzerinde de etki yarattı. Çeşitli ülkelerde salgın ile mücadele konulu binaların duvarlarına grafitiler, tuvallere resimler yansıtıldı. Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, Sanatçı Jyldyzbek Moldakhmatov’da, dünya geneline yayılan ve yüzbinlerce insanın canına mal olan koronavirüse (Kovid-19) karşı mücadeleyi tuvale yansıtarak sanatseverlerin beğenisine sundu. Jyldyzbek Moldakhmatov, bu zorlu süreçte ülkeyi yönetenlerin çağrılarına duyarlı olmamız gerektiğinin de altını çizerek gelinen süreçte rehavete kapılmadan sağlıklı kalabilmek için evde kalalım dedi. Açıklamada, Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için hergün bir sanatçının farklı bakış açılarıyla oluşturduğu resim, baskı resim, grafit, seramik veya heykel gibi eserleri paylaşmaya devam edileceği bildirildi. Jyldyzbek Moldakhmatov Kimdir? 1948 yılında Kırgızistan’da doğdu. Kırgızistan Cumhuriyeti Devlet Sanatçısıdır. Moskova sanat ortaokulunda okudu, Moskova Endüstriyel Sanatlar Yüksek Okulu’ndan ressam – anıtsalcı bölümünden mezun oldu. Anıtsal resim çalışmaları: mozaikler, duvar resimleri, vitray pencere çizimleri, goblenler. Uluslararası, bölgesel ve ulusal sergilere katıldı. Eserleri Kırgız Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi’nde, Kazak Güzel Sanatlar Müzesi’nde ve ayrıca Avrupa, Amerika, Asya, vb. ülkelerde özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “Covid-19 Pandemisi Çerçevesinde Disiplinler Arası Tespitler ve Öneriler Sempozyumu” Gerçekleşti

Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü, dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgınıyla ilgili olarak farklı disiplinlerde uzman kişileri bir araya getirdiği bir çevrimiçi sempozyum düzenledi. Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Radyo-TV ve Sinema Bölümü Başkanı Doç. Dr. Fevzi Kasap ile Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Müdür Yardımcısı ve İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayhan Dolunay’ın organizesinde gerçekleşen “Covid-19 Pandemisi Çerçevesinde Disiplinler Arası Tespitler ve Öneriler Sempozyumu”nda, koronavirüs salgını, sağlık, hukuk ve iletişim disiplinleri temelinde tartışıldı. Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, Doç. Dr Fevzi Kasap’ın oturum başkanlığı’nı yaptığı sempozyumun ilk oturumunda, Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksyion Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kaya Süer, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, konunun sağlık bacağı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Süer, koronavirüs salgının dünyadaki durumu ile ilgili geniş kapsamlı bir sunum yaparken, virüsün geçirdiği mutasyonlar ve mücadele yöntemleri ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut ise virüsün Kıbrıs’taki gelişme süreci ve alınan önlemlerle ilgili bilgi verirken, sağlık sisteminin geliştirilmesi ve pandemiyle mücadele hakkında önerilerde de bulundu. Koronavirüs salgını ve sürecin hukuki boyutunun tartışıldığı ikinci oturumun başkanlığını Yrd. Doç. Dr. Ayhan Dolunay yaparken, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Şölen Külahçı ve Kıbrıs Türk İnsan Hakları Vakfı Hukuk Danışmanı Avukat Öncel Polili de konuşmacı olarak sempozyuma katkı koydu. Çevrimiçi gerçekleşen ve yaklaşık 4 saat süren sempozyumun 3’üncü ve son oturumunun başkanlığını ise Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ufuk Çelik yaparken, son oturumda konuşmacı olarak Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Sami Özuslu ve Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çağdaş Öğüç katıldı. Özuslu’nun koronavirüs salgınının ardından oluşan ekonomik zorluk ve birçok basın emekçisinin işsiz kaldığını anlattığı konuşmasında birçok geleneksel gazetenin yayınlarını durdurduğunu ve bunun sonucunda internette birçok sitenin etik ihlaller yaptığından söz etti. Yrd. Doç. Dr. Çağdaş Öğüç ise, koronavirüs salgını kapsamında yaşanan medya etik ihlalleri hakkında tespitlerde bulunarak, gazetecilere bu süreçte uyması için önerilerde de bulundu.

Omuz Kireçlenmesinde Tedavi Yöntemleri

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın, Eklem Kıkırdağının Harabiyeti, Kıkırdak Altındaki Kemikte Sertleşme – Kist Oluşması, Eklem Çevresinde Yeni Kemik Oluşumları ve Yumuşak Dokularda Ödem Gelişmesi ile Ortaya Çıkan, Halk Arasında Kireçlenme Olarak Bilinen, Ciddi Eklem Ağrılarına Neden Olan Osteoartrit Hastalığının, Başta Diz Olmak Üzere Birçok Büyük Eklemi Etkileyebildiğini, Başlıca Şikayetlerin ise Eklem Hareketlerinde Kısıtlanma, Hareketlerle Artan Ağrı, Eklemde Şekil Bozukluğu Gelişimi ve Tekrarlayan Şişlikler Olduğunu Söyledi. Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın; “Ciddi Eklem Ağrılarının Nedeni Kireçlenme Vücudumuzdaki Tüm Eklem Bölgelerinde Görülebilmektedir.” Ciddi eklem ağrılarının nedeni olan ve halk arasında kireçlenme olarak bilinen hastalığın başta diz olmak üzere birçok büyük eklemi etkileyebildiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın, kireçlenmenin, eklem kıkırdağının yıkılması, kıkırdak altındaki kemikte sertleşme, kist oluşması, eklem çevresinde yeni kemik oluşumlarının ve eklemin çevresindeki yumuşak dokularda ödem gelişmesi ile ortaya çıkan bir hastalık olduğunu söyledi. Kireçlenme ile ilgili şikayetlere de değinen Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın, tutulan ekleme göre değişik klinik sorunlar oluşabilse de başlıca şikayetlerin eklem hareketlerinde kısıtlanma, hareketlerle artan ağrı, eklemde şekil bozukluğu gelişmesi ve tekrarlayan şişlikler olarak karşımıza çıktığını söyledi. Omuzda Kireçlenme Nedenleri Omuzda kireçlenme nedenleri hakkında da açıklamalarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın, altta yatan bir neden olmaksızın omuz ekleminde şikayet oluşturacak kireçlenmenin nadir görülebileceğini söyleyerek kireçlenme nedenlerine yönelik şunları söyledi; “Vücutta pek çok eklemin tutulabildiği iltihaplı eklem romatizması eller, ayaklar, kollar ve bacaklarda bulunan eklemlerin içerisini döşeyen sinovyal zarların iltihaplanmasına ve eklem kıkırdağının zarar görmesine neden olur. Kırık ve çıkıklar sonrası oluşan kıkırdak hasarının ilerlemesiyle ortaya çıkmaktadır. Kaslardaki büyük bir yırtık da eklem uyumunun bozulmasına neden olur. Eklemin merkezi şekilde hareket etmemesi, uzun sürede eklem yüzeyinde aşınmaya ve kireçlenmeye neden olabilmektedir. Ayrıca kan desteğini sağlayan damarlardaki sorunlar nedeniyle beslenemez duruma gelen kemik hücrelerinin ölümüyle, eklem yüzeyinde oluşan çökmeler sonucu yine kireçlenme gelişmeye başlar. Bu tür kireçlenme steroid kullanımı, alkol tüketimi, orak hücreli anemi hastalığı ve travmatik yaralanmalar nedeniyle oluşabilir.” Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın: “Tedavide Koruyucu Yöntemler İlk Planda Olmalı.” Omuz kireçlenmelerinin tedavisinde koruyucu yöntemlerin ilk planda uygulandığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın, istirahat, aktivite değişikliği, soğuk uygulama, sıcak buhar uygulaması, ağrı kesici ödem giderici ilaç kullanımı, eklem içi iğne uygulaması ve fizik tedavinin koruyucu yöntemleri oluşturduğunu belirtti. İstirahatte omuz eklemi kullanımının en aza indirilmesi yoluyla eklem çevresindeki ödemin azaltılmasının amaçlandığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın, bu amaçla omuz ve kol askısının kullanılabileceğini belirtti. Aktivite değişikliği ile kolun ağrı yaratan yönlerde kullanılmasının engellendiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın, sık kullanılan eşyaların alçak yerlere yerleştirilmesi ile kolun yukarı kaldırılmasının azaltıldığını belirterek şöyle devam etti: “Baş üstü hareket gerektiren işlerden kaçınılması önemlidir. Ağrı kesici ödem giderici ilaçlar, eklem çevresindeki ödemin azaltılmasında ve hissedilen ağrının hafifletilmesinde etkilidir. Fakat bu ilaçların gastrit, mide kanaması ve böbrek sorunları gibi yan etkileri olabileceği de unutulmamalıdır. Bu ilaçların yan etkilerini en aza indirmek için tok karnına ve bol suyla alınması ayrıca ilaç kullanım süresinin kısa tutulması önemlidir. Soğuk uygulama da benzer şekilde ödemin azaltılmasında ve ağrının hafifletilmesinde faydalıdır. Soğuk uygulama günde 4-5 kez uygulanabilir. Bu işlem 10-15 dakika boyunca ağrılı eklem üzerine soğuk jel paketleri uygulanarak yapılır. Soğuk jel ile cilt arasında havlu ya da pamuklu bezler gibi koruyucular yerleştirilmelidir. Aksi takdirde cilt yanıklarına sebep olabilir. Soğuk uygulamanın geniş bir yüzeye yapılması etkisini arttırır.” Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın: “Yanlış Tedavi Hastanın Ağrılarında Artmaya Neden Olabilir.” Eklem içi enjeksiyonların ağrının çok kısa sürede belirgin olarak azalmasına neden olabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Deniz Aydın, bu uygulamanın etkilerinin geçici olduğunu, tekrarlayan iğnelerin ise önerilmediğini belirterek konuyla ilgili şöyle devam etti; “İğneler eklem kıkırdağının daha hızlı yıpranmasına neden olabilir. Fizik tedavi uygulamaları ise eklem kireçlenmesinde ağrıların azaltılması, mevcut hareket açıklığının korunması ve arttırılmasında faydalı olabilir. Uygun bir tedavinin düzenlenmesi önemlidir. Yanlış tedavi hastanın ağrılarında artmaya neden olabilir. Tüm cerrahi dışı tedavi çabalarına rağmen devam eden, hayat kalitesini kısıtlayan ağrılarda cerrahi tedaviler gündeme gelir. Koruyucu yöntemlerle fayda görmeyen hastalarda artroskopik eklem debridmanı yada protez uygulanması gerekebilir.”

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için Sanatçı Ayipjan Tashtemirov, Korona Günlerinde “Bahar” Adını Verdiği Heykelini Sanatseverlerin Beğenisine Sundu

Dünya genelinde yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yayılması ile birlikte sanatçılar da salgını ve mücadeleyi kimi zaman tuvallere, kimi zaman seramiklere kimi zaman da heykeller ile anlatmayı sürdürüyor Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre heykel sanatçısı Ayipjan Tashtemirov , “Bahar” adını verdiği eserinde kadın temasını işleyerek, Kadını dört aşamada anlatıyor; ‘Çocukluk, Kızlık, Annelik ve Yaşlılık.’ Her bir aşamanın eşsiz deneyimleri ile güzel olduğunu belirten sanatçı; Çocukluğun filiz gibi hayata başlıyor oluşunu, Kızlık aşamasının yaz gibi, mutluluk ve sevinçle dolu oluşunu, Annelik aşamasının sonbahar gibi, şefkat ve aşk ile dolu oluşunu ve Yaşlılık aşamasının da kış gibi, bilgelik ve özenle kadının imajını güzelleştirdiğini vurguluyor. Sanatçı Ayipjan Tashtemirov; “Bu heykelde kadının hayatındaki bahar dönemini görüyoruz. Tıpkı filiz gibi hayatına başlıyor onun güzelliği daha yeni açılıyor. Bu heykelde kadının imajını geliştirmek için bazı semboller kullandım. Kadının eteğindeki on iki bukle, on iki ayı simgeliyor. Heykeldeki daire, yaşamın döngüsel doğasını ve mevsim değişimini sembolize eder. Dairedeki dört ışık ise dört mevsimi sembolize eder.” İfadelerini kullandı Sanatç Ayipjan Tashtemirov ayrıca günümüz vebası olan koronavirüsten bir an evvel kurtulabilmek için sabırla, gerekli önlem ve tedbirleri alarak, yeni baharlar yaşanacağına inanç belirtip sağlıklı günler diledi. Açıklamada, Kıbrıs Modern Sanat Müzesi için hergün ayrı bir sanatçı tarafından ortaya çıkarılan eserlerin, koronavirüs günlerinde tecrit ve karantinaya rağmen sanat ile verilen mücadeleyi farklı bakış açılarıyla paylaşmaya devam edileceği bildirildi. Ayipjan Tashtemirov kimdir? 1979 yılında Kırgızistan Cumhuriyeti Batken bölgesinde, Kulunda köyünde doğdu. 1991 yılında sanat akademisine girdi. 1997 yılında sanat-tasarım fakültesinden mezun oldu. 1997-2002 yıllarında Kırgızistan Cumhuriyetindeki Turgunbai Sadykov Ulusal Sanat Akademisi’nde okudu. Mezun olduktan sonra, 2003-2004 yıllarında Kırgızistan Cumhuriyeti Ulusal Sanat Akademisi’nde öğretmen olarak görev yaptı . 2004-2005 yıllarında müze restorasyonu yaptı. 1998 yılında , ‘Meerim’ vakfında düzenlenen ‘Altyn Balalyk’ sempozyumuna katıldı. 1999 yılında ‘Osh 3000’ adlı sempozyumuna katıldı. 2000 yılında Celal-Abad’daki “Park heykelleri” sempozyumuna katıldı. 2001 yılında Bişkek’teki “Yüzyılın Genç Yetenekleri” sergisine katıldı. 2006 yılından bu yana özel şirket “AYAR” da heykeltıraş olarak çalışmaktadır.
tercih robotu